Kuş Gözlem Kulesi
2020 yılında ziyarete açılan İğneada Kuş Gözlem Kulesi, İğneada’ya gelenler tarafından sıkça ziyaret edilen yerlerden biri. İğneada gezinize burayı dahil etmek isterseniz İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı’na girdikten sonra tabelaları takip ederek buraya ulaşabilirsiniz. Dibine kadar araçla gitmek mümkün, tabii dilerseniz aracı uygun bir yerde bırakıp mis gibi orman havasını içinize çekerek yapacağınız yürüyüş sonrası da buraya ulaşabilirsiniz. Mert Gölü’ne bakan harika bir manzaraya sahip olan bu kulede şansınız yaver giderse belli kuş türlerini de görebilirsiniz. Kule, 21 metre yüksekliğindeki parkın en yüksek noktasına inşa edilmiş ve sınırdaki parktaki kuşları yakından izlemesine olanak tanır. Kule, üç katlıdır ve her katta kuşların gözlemi için açılmış pencereler bulunmaktadır.
Longoz Ormanları
Dünyada birkaç yerde örnekleri görülen ve Türkiye'nin en büyük Longoz Subasar Ormanları 2007 yılında Milli Park ilan edilerek tamamen koruma altına alınmıştır. İğneada'nın etrafını çevreleyen bu doğa harikası oluşum, fauna ve flora çeşitliliği ile Türkiye'nin en önemli doğal yaşam alanıdır. Dünya çapında büyük projelere ev sahipliği yapmış olup birçok yaban hayat gözlemcileri, kuş gözlemcileri, botanikçiler araştırmalarda bulunmuş ve belgeseller çekilmiştir.
Longoz ( Subasar ) Ormanları: Yıldız Dağlarından eriyen kar suları, yağmur suları derler ile denize doğru akmaya başlar. Ormanların içinden akarak deniz kenarında bulunan göllerde ( Mert, Erikli, Saka, Aypoloz Gölleri) toplanmaya başlarlar. Bu göller ile deniz arasında yüksek kumsallar vardır ve suların önünde baraj görevi üstlenir. Göllerde biriken suların debisi arttıkça arkasında bulunan ormanın derinliklerine doğru yönelir ve orman sular altında kalır. Suların gücüne dayanamayan kum tepeleri yıkılır ve ormanın içine basan ve gölde biriken sular denize doğru akmaya başlar. Dalgalar yükselmeye başladıktan sonra kum tepelerini tekrar inşa etmeye başlar ve göllerde yine su birikmeye başlar. Bu yağışlara ve dalgaların etkisine göre yılda 6-7 defa gerçekleşen bir doğa döngüsüdür. Bazen dalgalar o kadar yükselir ki gölleri denizde doldurabilir. Kış aylarında dağlardan gelen sular dere yataklarından taşar ve sel etkisi yaratarak ormanın içinde yayılarak göllere doğru akmaya başlar. Bu şiddetli sular yüzyıllar boyu dağlardan alüvyonlar toplayarak ormanların içinde farlı zenginlikler taşımıştır.
Longoz Ormanları kumul eko sistem, sulak eko sistem, subasar eko sistem ve yaprak döken eko sistemlerinin bir arada bulunduğu bir oluşumdur. Orman kısmında geniş gövdeli yüksek yapılı yaşlı ağaçların oluşturduğu ve çeşitliliğin en fazla görüldüğü yerlerin başında gelir. Özellikle kayın, gürgen, meşe, dış budak, kızıl ağaç, ak ağaç, çınar yapraklı akça ağaç, ceviz, kızılcık, fındık ve orman meyveli ağaçları yoğunluktadır. Ağaçların gövdelerini sarıcı ve tırmanıcı türdeki bitkiler sararak tropikal bir görüntü oluşturmaktadır.
Longoz Ormanları aynı zamanda yaban hayatın canlı olduğu bir yaşam alanıdır. Bölgede avlanması yasak olan ve koruma altına alınan birçok yaban hayvanı yaşamaktadır. Özellikle kurt, karaca, su samuru, tilki, çakal, geyik, yediuyur, sincap, tavşan, domuz, yaban kedisi, vaşak, köstebek ve porsuk bölgede en çok görülen canlılardır. Birçok kuş türüne de yuva olan Longoz Ormanlarında; ağaçkakanlar, şahin, kartal, atmaca, doğan, üveyik, yalıçapkını, kuğu, ördek, balıkçıl, karaleylek ve sakarmeke görülmektedir. Kuzey Avrupa Kuş Göç yolu üzerinde bulana longoz ormanları göç eden birçok kuşu konaklama ortamı sağlar.
Göller
Saklı Cennet İğneada'da 6 adet göl bulunmaktadır. Mert, Erikli, Saka, Hamam, Pedina ve Aypoloz gölleri İğneada Longoz Ormanları sınırları içerisinde kalır ve Milli Parklar tarafından koruma altına alınmıştır. Bu göllerin 4 tanesi deniz ile bağlantılı yarı tatlı-tuzlu su, 2 tanesi ise tamamen orman içerisinde olup tatlı su gölleridir. İğneada'nı sağında ve solunda bulunan Erikli ve Mert gölleri yürüyüş mesafesinde olup en çok bilinenleridir. Diğer göller İğneada'dan uzakta ve ulaşım açısından biraz zordur.
İğneada gölleri aynı zamanda birçok canlının yaşam alanıdır. Özellikle göç eden kuşların önemli konaklama merkezlerinden biridir. Su kuşlarının yanında birçok balık türü ve iki yaşamlılarıda doğasında barındırıyor. Mert göle ve Erikli gölü bu anlamda yaban hayatın en yaygın olduğu göllerdir. Farklı ekosistemler bütünü olmasından dolayı fauna ve flora çeşitliliği en fazla noktalardır. Göllerin etrafında orkide türleri, süsenler, bataklık soğanları gibi nadir bitkiler görülmektedir.
Dupnisa Mağarası
Yaklaşık 180 milyon yıl önce oluşmuş olan Dupnisa Mağarası mermerler içerisinde gelişen, birbirine bağlı iki kat ve üç mağaradan oluşmuştur. Toplam uzunluğu 2720 metre olan sistemin üst katını, Kuru ve Kız mağaraları oluşturmaktadır. Gelişimini tamamlamış bu mağaralardan 50-60 metre aşağıda Sulu Mağara yer alır. İçinden devamlı akışı olan bir yer altı nehri akan ve deniz yüzeyinden 345 metre yukarıda giriş ağzı bulunan bu mağaranın toplam uzunluğu 1977 metredir. Son noktası ise, girişten 61 metre daha yukarıda yer alır.
Istıranca Dağları'nı derin vadilerle yardığı, vahşi görünüme sahip bir bölgede yer alır. İlçemize bağlı Sarpdere Köyü yakınındaki mağaraların İstanbul'a uzaklığı 230 kilometredir.
Dupnisa mağarası sistemi iki mağaradan oluşur. Üstteki mağara kuru mağara ,allttaki mağara sulu mağara yada dupnisa diye bilinir.Bu iki mağara birbiri ile bağlantılı olup ikisi arasımda 30 mt kot farkı bulunmaktadır.kuru mağara 900 mt sulu mağara 1700 mt olmak üzere toplam uzunluğu 2600 mt olup üstteki mağara sarkıt, dikit,sütun ve damlataş yönüyle sulu mağaraya göre daha zengindir. Sulu mağaranın girişinde karstik olarak oluşmuş bir kemer yer almaktadır. Ortalama sıcaklık kuru mağarada 17 derece sulu mağarada ise 10 derecedir. Sulu mağarada ki bu oluşumlar halen devam etmektedir.
Demirköy Fatih Dökümhanesi
İstanbul’un Fethi tarihin akışını değiştiren çok önemli bir kırılma noktasıdır. Daha önce defalardır kuşatılmış İstanbul’un fethinde Osmanlı’nın silah üretmek üzere eriştiği, kendi dönemi açısından önemli sayılabilecek savaş endüstrisi hareketlerinin önemi büyüktür.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’un fethi için Edirne’de döktürdüğü “Şahi” isimli top önemli bir figür olarak karşımıza çıkarken, İstanbul’un hemen kıyısında sayılabilecek, Istranca Ormanları’nın korunaklı bir noktasında bulunan Demirköy Dökümhanesi’nin fetihteki önemi pek bilinmez. Günümüzde fetihin şanı ile şanlandırılıp Fatih Dökümhanesi diye anılan Demirköy Dökümhanesi, aynı zamanda Osmanlı’nın ilk endüstri-savaş endüstrisi merkezi olarak değerlendirilebilir.
Fatih Dökümhanesi, Osmanlı belgelerindeki adıyla Samakocuk Dökümhane-i Amiresi ( Dökümhanesi ya da Kârhanesi ) Demirköy ilçesinin güneydoğu yönünde, ilçeye yaklaşık 4 km’lik mesafede bulunmaktadır.
Kısmen korunarak günümüze ulaşan demir dökümhanesinde 2001 yılından bu yana kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Kalıntılarıyla da olsa günümüze ulaşan önemli Osmanlı sanayi tesislerinden olan Fatih Dökümhanesi, yaklaşık on bin metrekarelik bir alanı kaplamaktadır.

Trulya 1881