Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Bugün Gökçeada dendiğinde aklınıza ne geliyor? Benim için Gökçeada demek; eski Rum köylerinin dokusu, yabanıl bir doğa, özgürce dolaşan keçiler/koyunlar, farklı mutfakların yeme/içme kültürleri, deniz ve yıldızlar demek…
Gökçeada’nın tadını, dokusunu, ruhunu tatmak için Kaleköy’deki Petrada Imbros’a gidiyorum. Kendine özgü Petrada’ya ulaştığımda manzara karşısında aklım uyuşuyor resmen!
Bu coğrafyaya ve bu coğrafyanın geleneğine uygun ince t
aş işçiliği ile özgün bir otel yaratmış kendi elleriyle Doğan Bey. “İşini seveceksin, emek vereceksin ki o da karşılığını versin.” diyor. Bir gelenin bir daha geldiği, aile hali hissedilen son derece keyifli bir mekân Petrada.
Adanın fikrini, aklını, manzarasını, emeğini, yüreğini içinde taşıyan Petrada Imbros’un özgüven sahibi odalarından favorim yüzü denize dönük balkonlu odası oluyor.
Doğan Bey’in toprağa olan inancından dolayı bostanlarında yetiştirdikleri yerel ürünleri kahvaltı sofralarına taşımış. Domatesin kokusu, salatalığın tadı, köy peynirinin lezzeti damağımda şölen yaratıyor…
Gökçeada kültürü hayranı olduğum için ne kadar kalsam az geliyor Petrada’da.
Gökçeada’nın hatırlattıkları: bu ada Türkiye'nin en batı ucu, güneşin en son battığı yer. Gün batımlarını kaçırmamanızı tavsiye ederim. Her gün bir başka batıyor güneş… Her gün…