Ünsal Hotel

Bir Zamanlar Çiftlik, Şimdi Bir Rüya Durağı: Ünsal Otel

Ölüdeniz’in turkuazına bakan bir köşede, bana çocukluk masallarını hatırlatan bir hikâye var. Bir zamanlar Ünsal ailesi, bugünkü otelin bulunduğu yerde tarlaları sürüyor, zeytin ağaçlarının altında güneşle boğuşuyordu. Sonra, bir gün karar verdiler: “Artık toprağı değil, insanları misafir edelim.” İşte böyle doğmuş Ünsal Otel. Şimdi ikinci kuşak, Musa Ünsal ve güler yüzlü Süleyman Kaya, o çiftlik ruhunun samimiyetini bavulunuzla birlikte karşılıyor. Ve inanın, Süleyman Bey’in misafirperverliği öyle bir şey ki, bir an kendinizi yıllardır görmediğiniz kuzeninizin yanına uğramış gibi hissediyorsunuz.

Otel geçtiğimiz yıl baştan aşağı yenilenmiş. İki katlı, çoğu havuz manzaralı odaları var. Benim kaldığım odada sabahları perdeleri araladığımda güneş, havuzun üzerinde parıldarken “iyi ki buradayım” dedim. Segment sorarsanız? Orta-lüks. Lüksün ulaşılmaz burnunu havaya kaldırmadığı, orta segmentin de sıradanlığa düşmediği tam kıvamında bir otel.

Kahvaltısı gayet keyifli, ama gün içinde acıkanlar için 22.30’a kadar açık bir alakart restoran da var. Deniz ürünleri güveci? Aklıma geldikçe karnım gurulduyor! Ve o güvecin yanında, dost sohbetiyle eşlik eden buz gibi beyaz şarap… İşte tatil dediğin böyle bir şey.

Öğle yemekleri için Bella Gusto’da bir pizza, Buzz Bar’da serinletici bir içecek denemeden dönmeyin. Akşamüstü romantik bir ruh hali çökerse, deniz manzaralı Jade Restoran ya da Fethiye’de denize sıfır Yengeç Restoran tam size göre. Gecenin geç saatlerinde enerjiniz bitmiyorsa Buzz Bar’da, Hisarönü’nde ya da Fethiye’nin Paspatur sokaklarında gençlerle “genç kalanların” dansına karışabilirsiniz.

Küçük oteller takipçileri için %10 indirimleri olduğunu da hatırlatayım.

Eylül ayı buraya gelmek için en iyi zaman. Hava ne çok sıcak, ne çok kalabalık… Yine de ekim üçüncü haftasını da not edin: Hava Oyunları Festivali. Dünyanın dört bir yanından gelen paraşütçülerin gökyüzünü renklendirdiği o anlarda, insan ister istemez Yusuf Atılgan’ın satırlarını hatırlıyor: “Birden gökyüzü boşalıverdi, içinde bir tek sen kaldın.” İşte, gökyüzünden süzülen onlarca renkli paraşütçüyü izlerken kendinizi yalnızca doğanın, göğün ve anın içinde buluyorsunuz.

Gezilecek yerler mi? Tarihi Kayaköy’ün sessiz taş evleri arasında dolaşırken zamanda kayboluyorsunuz. Ölüdeniz Tabiat Parkı’nda denizin o meşhur mavisine doyamıyorsunuz. Bir gün Kelebekler Vadisi’ne inin, başka bir gün Kabak Koyu’na uzanın. Buralar sadece tatil değil; biraz ruh terapisi, biraz da içsel bir kaçış.

Denize uzaklık? Yalnızca 150 metre. Plaj kum-çakıl karışık. “Denize koşar adım” dediğimiz an tam da bu. Sabah kahvaltısından sonra parmak arası terliklerinizi takıp, dalgaların sizi çağırmasına kulak verin.

Peki kimler için uygun? Sessizlik, huzur ve samimiyet isteyenler için birebir. Çocuk kabul ediliyor, ama evcil hayvanlar maalesef giremiyor. Aileler için güvenli, çiftler için romantik, yalnız seyahat edenler için de “kendini bulma” adresi. 

Benim için Ünsal Otel, sadece bir tatil noktası değil; biraz çiftlik geçmişinin samimiyeti, biraz da Ölüdeniz’in o büyüleyici mavisiyle yoğrulmuş bir durak. Bir sabah, havuzun kenarında kahvemi yudumlarken düşündüm: Hayat, bazen sadece 150 metre ötede, bir çakıl taşının üzerinde saklı olabiliyor.

Ölüdeniz otelleri, Ünsal Otel Ölüdeniz, Fethiye tatil önerileri, Ölüdeniz otel, Kayaköy gezilecek yerler, Kelebekler Vadisi ulaşım, Kabak Koyu tatil, Ölüdeniz hava oyunları festivali, Fethiye restoran önerileri, Buzz Bar Ölüdeniz.