
Tilos Adası Otelleri
Tilos, Ege’nin ortasında kayalık tepeleri, göçmen kuşları ve yavaş akan zamanı ile dünyadan biraz uzak, kendine çok yakın bir ada. Yeşilin ve mavinin tonları burada gösterişten uzak ama derin bir güzelliğe dönüşüyor. Toprağında binlerce yıl öncesinden kalma cüce fillerin izleri, gökyüzünde süzülen nadir kuş türleriyle birleşiyor. Sessizliğin sesi var bu adada. Kalabalıktan bunalanlar için değil, sessizliğe doymak isteyenler için.Adada havaalanı yok, ulaşım tamamen deniz yoluyla sağlanıyor. Kos ve Rodos’tan kalkan feribotlarla ulaşmak mümkün, ama dönüş saatini önceden belirlemek önemli. Aksi halde Tilos, sizi istemeden değil, isteyerek biraz daha tutabilir. Belki de bu adanın en güzel hali, planların dışına çıkmaya zorlayan doğallığı. Feribotların saatleri değişken olabiliyor, en güncel bilgiye yerel liman ofislerinden ya da Blue Star Ferries gibi firmalardan ulaşmak mümkün. Tilos’un kalbi Livadia’da atıyor. Deniz kenarında kurulmuş bu minik yerleşim yeri, limanı, sahili, salaş tavernaları ve samimi pansiyonlarıyla hem başlangıç noktası hem de geri dönmek istemeyeceğiniz bir bitiş çizgisi gibi. Sahil boyunca yürürken, denize en yakın masada sizi bekleyen taze ahtapot ya da bir bardak uzo ile göz göze gelebilirsiniz. Burada otellerden çok evler var, ada halkı evlerinin birkaç odasını misafirleriyle paylaşıyor. Bu da Tilos’u bir destinasyondan çok, bir ev hissiyle yaşamanızı sağlıyor. Adada yalnızca iki ana yerleşim var: Livadia ve Megalo Chorio. Megalo Chorio, Livadia’nın biraz daha yukarısında, biraz daha geleneksel bir havası olan, eski taş evleri ve dar sokaklarıyla zamanın daha da yavaş aktığı bir köy. Eğer tarihle ilgileniyorsanız, buradaki müzede Tilos’un en şaşırtıcı sırrı olan cüce fil fosillerini görebilirsiniz. Bu fosiller adanın binlerce yıl önce farklı bir kıyı şeridine sahip olduğu, karasal bir geçmişe uzanan hikayesini anlatıyor. Tilos’un sadece insanları değil, doğası da misafirperver. Kuş gözlemciliği için gelenler bilir, Ada Avrupa’nın en önemli doğal koruma alanlarından biri ve Natura 2000 ağı altında. Özellikle Eristos Vadisi gibi yerlerde kartal, şahin ve nadir göçmen kuş türlerini görebilirsiniz. Yemek kısmı ise gösterişli değil ama sahici. Deniz ürünleri taze, porsiyonlar büyük, fiyatlar makul. Tilos’ta yemek yerken sadece bir şey yemiyorsunuz, birinin emeğini, toprağın bereketini ve denizin cömertliğini de tadıyorsunuz. Tilos küçük, sakin ama dopdolu. Bir sahil köyünde gündoğumu, eski bir Bizans kilisesinde gün batımı, sessiz bir vadide yıldızlar... Her şey az ama yerli yerinde. Belki büyük planlarınız yoktu ama Tilos’a vardığınızda hiçbir plana ihtiyaç da kalmaz zaten. Adanın tek dileği var sizden: biraz yavaşlayın ve kalbinizin sesini duyun.