
Naxos Adası Küçük ve Butik Otelleri
Hayal edin, Naxos öyle bir ada ki, ne ararsanız var. Kimiyle ailece gelirsiniz, kimiyle sevdiğiniz elinizden tutar, belki de arkadaş grubunuzla gelirsiniz. Ne olursa olsun, kendinizi bir anda sıcacık kumların üstünde güneşi hissederken, serin denizle buluşurken ya da gün batımını izlerken bulursunuz. İsterseniz tembellik edin, isterseniz sabahın ilk ışığında sahile inin, rüzgarı arkanıza alıp maviliklere açılın. Naxos tam da böyle bir yer. Ne fazla süslü, ne gösteriş peşinde ama doğası, tarihi, mutfağı ve kendine has havasıyla herkese bir şeyler sunmayı biliyor. Hem de en içteninden. Kiklad Adaları’nın en büyüğü ama en alçakgönüllüsü. Limana yanaştığınızda sizi ilk selamlayan şey, antik çağlardan kalma dev bir kapı: Portara. Aslında yarım kalmış bir tapınağın girişi. Ama bugünün Naxos’u için tamamlanmış bir simge.
Naxos’un merkezi Hora, Kikladlara özgü o bembeyaz evleriyle ve geçmişin izlerini taşıyan Venedik dokusuyla çok özel. Yokuş yukarı yürürken bir anda Orta Çağ’ın içinde buluyorsunuz kendinizi. Eski taş kapılar, kuleler ve serin sokak araları. Trani Kapısı'ndan geçerken tarihi soluyup, bir yandan da hediyelikçilerden çıkan sabun kokularını duymak, o dar sokaklardaki kafelerde bir kahve içmek ayrı bir keyif.
Naxos’u gerçekten tanımak istiyorsanız, köylerine gitmelisiniz. Mesela taş evleriyle ünlü Apiranthos, öyle güzel ve sakindir ki zaman burada ağır akar. Filoti de ise koca çınarın gölgesinde bir kahve içmek, kahkahalar arasında taze pişmiş börek kokusunu almak gibisi yok. Halki’nin neoklasik binalarında dolaşabilir, Sangri’de beyaza boyalı sokaklarda kaybolabilirsiniz. Biraz kuzeye giderseniz sizi bekleyen balıkçı köyü Apollonas ve yanındaki dev Kouros Heykeli de cabası.
Deniz deyip geçmeyin. Naxos’un plajları yalnızca uzanıp güneşlenmek için değil, aynı zamanda denizle yaşamak için var. Rüzgar sörfü, kano, paddle board, tüplü dalış, ne isterseniz. Özellikle Plaka, Mikri Vigla ve Agios Georgios bunun için harika. Çocuklarla geldiniz diyelim, o zaman Agia Anna ya da Agios Prokopios ideal. Üstelik dalış merkezi bile var.
Sakince bir gün geçirmek istiyorsanız da bu adada bunun da adresleri belli. Aliko ormanla iç içe, Hawaii ismi gibi renkli, Kastraki uzun ve huzurlu. Agiassos çocuklarla gelinecek en sığ ve güvenli yerlerden biri. Doğu kıyısında ağaç gölgeleriyle Psili Ammos, güneyde ise küçük kafesi ve palmiyeleriyle Panormos sizi bekliyor. Daha da yalnız kalmak istiyorsanız, Kalado'yu tercih edebilirsiniz.
Naxos’ta yemek yemek ise sadece doymak değil. Burada her şey taptaze ve yerel. Deniz kenarında bir tavernada ya da dağ köyündeki bir meydanda yediğiniz her şeyin bir hikayesi var. Ünlü peynirlerini mutlaka deneyin: Graviera, arseniko, xinomizythra.Taze deniz ürünlerinden yapılan salatouri, ya da bol sarımsaklı ve şarapta pişmiş et yemeği rosto favoriler arasında. Patatesleri ise gerçekten başka. Yemeğin sonunda ise yerel citron likörü masaya geliyor, bu ada böyle bir yer işte.
Adada bir taş daha kaldırsanız altından tarih çıkıyor. Mesela Demeter Tapınağı, tanrıçaya ve toprağa saygının bir ifadesi gibi duruyor. Sangri yakınlarında. Naxos mermerinden yapılmış, İyon mimarisinin en güzel örneklerinden.
Ve kuleler… Zamanında korsanlardan korunmak için yapılmış ama bugün adanın tarihine tanıklık eden yapılar: Bazeos Kulesi (Sangri’de), Barozzi Kulesi (Filoti’de), Zevgolis Kulesi (Apiranthos’ta) ve Danakos yakınlarında yemyeşil doğanın ortasında yer alan manastır.