Karpathos Adası Otelleri

Aegean View Villa

Aegean View Villa

Aegean View Villa, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Anemos Guest House Karpathos

Anemos Guest House Karpathos

Anemos Guest House Karpathos, Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Aphrodite Hotel Karpathos

Aphrodite Hotel Karpathos

Aphrodite Hotel, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Conchilia houses

Conchilia houses

Conchilia houses, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Elaia Villas, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Gorgona Blue Apartments

Gorgona Blue Apartments

Gorgona Blue Apartments, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Nereus Elegant Apartments Finiki Karpathos

Nereus Elegant Apartments Finiki Karpathos

Nereus Elegant Apartments Finiki Karpathos, Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Nikitas Luxury House

Nikitas Luxury House

Nikitas Luxury House, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor
Summer Dew, Karpathos Yunanistan
En iyi fiyatı alıyor

Karpathos ya da bizdeki adıyla Kerpe, Oniki Adalar arasında ulaşması en zor olanlardan biri. Belki de bu yüzden ruhunu hala koruyabilmiş ender adalardan. Uzun zamandır gitmeyi planlıyorduk, sonunda yollar, feribotlar ve biraz da sabır sayesinde ulaştık. İyi ki de gitmişiz. Çünkü Karpathos, bir Yunan adasından bekleyeceğiniz klasik görüntüyü anında yerle bir ediyor. Beyaz boyalı evler, mavi panjurlar, çiçekli sokaklar yok mu? Var. Ama Karpathos başka bir şey. Havası, coğrafyası, mimarisi ve özellikle köyleriyle adeta bambaşka bir kültür anlatıyor insana. Hatta bazı sokaklarında yürürken bir an “Burası gerçekten Yunanistan mı?” diye düşündüğümüz bile oldu. 

Adaya ayak basar basmaz ilk dikkatimizi çeken şey doğası oldu. Karpathos’un tam ortasından geçen sıradağlar adayı ikiye ayırıyor; doğusu yemyeşil, çam ormanlarıyla kaplı hani şu Antalya-Kemer hattını andıran cinsten batısı ise daha kurak, daha sert, rüzgarı bol. İki kilometre gidip bir yamaçtan diğerine geçtiğinizde mevsim değişmiş gibi oluyor. Bu farklılık sadece manzarada değil; denizde, havada ve hatta insanların yaşam tarzında bile hissediliyor. Her iki yaka da muhteşem plajlarla çevrili. Kumlu koylar, taşlı kıyılar, cam gibi sular... Hangisine gitseniz “en güzeli bu” diyorsunuz, sonra başka birine gidince fikriniz değişiyor. Bizim Karpathos’a aşık olmamızın asıl sebebi de tam olarak buydu.

Ulaşım kısmı biraz sabır istiyor. Ada küçük bir havaalanına sahip ama Türkiye’den gitmek isterseniz Atina aktarmalı uçuşlar uzun ve pahalı. Biz, Marmaris’ten Rodos’a geçip oradan Karpathos’a feribotla ulaştık. Düşük sezonda haftada iki, yüksek sezonda ise üç sefer var. Feribot yolculuğu yaklaşık altı saat sürüyor ama Ege’nin ortasında açık denizleri izlemek, biraz uyuyup biraz kitap okumakla geçiyor. Adada araba şart, çünkü özellikle güney ve batı kıyılarındaki plajlara başka türlü ulaşmak pek mümkün değil. Doğu yakasında ise Pigadia’dan kalkan günübirlik tekne turları var, birkaç koya uğrayıp hem yüzme molası hem de yemek servisi yapıyorlar. Feribottan inince hemen liman çevresindeki ofislerden bu turlar hakkında bilgi alabiliyorsunuz.

Plajlar arasında bizim favorimiz, Vatha oldu. Dibi ince kum, suyu akıl almaz derecede berrak ve turkuaz. Votsalakia Plajı’nın manzarası daha dramatik, dibi ise taşlık. Şezlong ve şemsiye ücretleri adanın tamamında neredeyse sabit, tüm işletmelerde ortak bir tarife var gibi. Kato Lefkos, batı yakasındaki en güzel koylardan biri. Minik bir yerleşim, ama sahili harika. Finiki ise daha çok balıkçı köyü havasında; plajı çok küçük ama sahildeki tavernalar oldukça sempatik, taze balık yemek isteyenler için doğru adres.

Gelelim Olympos Köyü’ne… Gerçekten görülmeye değer. 700 metre rakımda, dağ yamacına kurulmuş bu köy, dış dünyadan izole hissi veriyor. Eskiden sadece eşek sırtında ulaşım mümkünmüş, bu bile ne kadar özel bir yer olduğunu anlatmaya yeter. Bugün hala arabaların giremediği sokaklarda gezerken, geleneksel kıyafetleriyle dolaşan kadınları, yerel dükkanları ve taş evleri görünce zamanda yolculuk yapıyor gibi oluyorsunuz. Her şey o kadar gerçek ki, bir film seti gibi değil, sanki orada hep öyleymiş gibi. Biz köye Apella Plajı’ndan dönerken uğradık, akşam saatlerine denk geldi. Günübirlik gelen otobüsler 10 gibi gelip 5-6 civarı ayrılıyor, bu yüzden akşamüzeri daha sakin bir atmosferi var. Ama fotoğrafçılar için not: Köyün bir yamacı sabah, bir yamacı ise öğleden sonra ışık alıyor, dolayısıyla bir tarafı doğru yakalamak için zamanlamayı iyi yapmak gerek.

Karpathos, sıradan bir Yunan adası değil. Sert ve sakin, çarpıcı ama içten bir ruhu var. Çokça rüzgar, bolca sessizlik, müthiş koylar, her köşesinde başka bir karakter. Evet ulaşması biraz dert, ama bir kere gittiğinizde emin olun “Neden daha önce gelmemişim?” diyeceksiniz.