Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
İnsanın üzerinde iz bırakır Söğüt. Gökyüzünün egemenliğindeki doğasında -tam da şu sıralar- neşe var: küçük kuşlar cıvıldıyor, horozlar ötüyor, denizde hayat var ! Ah bir de bembeyaz kumlar, güneşte buğday rengine döndüyse ve hava sıcaklığı ile bizi kendisine çekiyorsa; fazla zaman kaybetmeden Söğüt’te deniz kıyısındaki Panjur Hotel’e gitme vaktimiz gelmiş demektir!
Panjur’un duvarları güneşli günlerde güneş ışığını yansıtacak biçimde pürüzsüz ve dümdüz.
Pek az yer görmüşüzdür bu yalın görüntü kadar ruhumuzu okşayan, haz ve neşe dolu an yaratan… Hem de pek az…
Ruhumuzu bu denli dindirecek duygular hissetmememize vesile olan Panjur’un, üst kattaki deniz manzaralı odası favorimiz. Gün batımında manzaramız masmavi tonla kaplı. Ardından yavaş yavaş renk değişerek karanlık çöküyor. Keyfin sessizi de olur anlayacığınız… Evcil dostlarıyla gelen konuklara da her yaştan çocuklu ailelere de kapıları açık.
Gün boyu güzel kumsalında kâh yüzerek, kâh şezlonglarda kitabımızı okuyarak, kâh chill out müzikler eşliğinde kokteyllerimizi içerek geçiriyoruz vaktimizi. Akşam yemeğinde de Panjur’un Panocco Restaurant’ının deniz ürünleri ağırlıklı menülerinden epey memnun kalıyoruz. Dalgaların sesi hariç ortalık derin bir sessizlikte burada da. Saf zeytinyağıyla pişirdikleri mezelerinden, ahtapotlarından ve taze balıklarından tadıyoruz. Hem sunum, hem de lezzetler güzel!
Tekne turuna da vakit ayırmak isterseniz; Üç Taşlar’ı, Serçe Koyu’nu, Bozburun’u, Taşlıca’yı ve Bozukkale’yi muhakkak görmenizi tavsiye ederiz.
Konumundan, lezzetinden ve enerjisinden emin olduğumuz yeme-içme önerileri: Barba Saranda, Ay Saranda Cafe.