
Chalki Adası Otelleri
Chalki Adası, Rodos’un batısında sessiz ve mütevazı bir yer. On İki Adalar’ın en küçüğü olan Halki, Kos ve Rodos arasında yer alan üç kardeş adadan biri. Diğerleri Tilos ve Nisyros. Chalki, farklı bir ruha sahip; zamanı ağır çekimde yaşatan, insanı kendi içine döndüren bir yer. UNESCO tarafından 1983 yılında “Dostluk ve Barış Adası” ilan edilen Chalki, yalnızca bu unvanla değil, doğallığı ve sade şıklığıyla da insanın ruhuna dokunan bir yer. Uzaktan bakıldığında bile etkileyici; kartpostal gibi görünümüyle, sanki bir masalın kapısından geçer gibi yanaşıyorsunuz limanına. Geceden yorgun çıkan balıkçı tekneleri kıyıda dinlenirken, pastel tonlarda boyanmış iki katlı taş evler, adanın zarif siluetini oluşturuyor. Tüm bu görüntünün ortasında yükselen taş saat kulesi, zamanın burada farklı aktığını fısıldıyor adeta. Adaya ayak bastığınız yer Emborio. Burası hem liman, hem de adanın kalbi. Yaklaşık birkaç yüz kişilik yerleşik nüfusa sahip bu küçük yerleşim, aynı zamanda turistlerin konaklayabileceği tek nokta. Yaz aylarında birkaç minibüs seferi olsa da, Chalki aslında araç trafiğine kapalı bir ada. Ve bu, adanın en büyük zenginliklerinden biri: Sessizlik, doğallık ve yürüyerek her yere ulaşabilme rahatlığı. Tarihi boyunca birçok farklı kültürün izini taşıyan Halki, Osmanlı döneminde süngercilikle altın çağını yaşamış. Ancak İtalyan işgali sırasında bu meslek darbe yemiş, ada halkı yavaş yavaş geçim kaygısıyla göç etmek zorunda kalmış. En büyük göç dalgaları 1911-12 ve 1950’li yıllarda yaşanmış; adalıların çoğu, süngercilik mesleğine devam edebilecekleri yerlerden biri olan Florida’daki Tarpon Springs’e gitmiş. Fakat burası hiçbir zaman unutulmamış. Köklerine bağlı kalan bu insanlar, yıllar sonra doğdukları topraklara yatırım yaparak adayı yeniden canlandırmışlar. Günümüzde Chalki’nin neredeyse tek geçim kaynağı turizm. Ancak burada turizm, kalabalık oteller ya da gürültülü eğlencelerle değil; sadeliği seven, doğayla uyum içinde kalmak isteyen insanların tercihiyle varlığını sürdürüyor. Her yıl yeniden gelen sadık ziyaretçileriyle adeta bir aileye dönüşmüş. Samimi pansiyonlar, sahil boyunca sıralanan küçük tavernalar, dostane yüzler, turkuaz suya açılan salaş iskeleler… Burası konuk değil, misafir kabul ediyor insanı. Halki, bir tatil yerinden fazlası. Kendine has, insancıl ve yalın bir karakteri var. Her köşe başında bir dinginlik, her sokak aralığında geçmişten kalma bir hikaye fısıldıyor. Teknolojiden, trafikten, telaştan uzak sadece güneşin, denizin ve taş evlerin arasında yavaşlamayı öğreniyorsunuz burada.