Karaburun Rehberi

Ege Bölgesi’nde yer alan ve son yıllarda ünü giderek artan bir turizm beldesi olan Karaburun, İzmir’e bağlı bir ilçe. Adını verdiği yarımadada muhteşem bir denize ve doğaya sahip. İzmir’in de en küçük ilçesi Karaburun.   

İzmir merkeze yaklaşık olarak 100 kilometre uzaklıkta bulunuyor. İlçeye gidilen yol oldukça virajlı ve zorlu bir yol, ancak ulaştığınızda gördüğünüz güzellikler tüm bunlara değer. Sessiz, sakin ve huzur bulacağınız bir yer. Denizi ve doğası el değmemiş ve tertemiz, büyük yapılanma, diğer tatil beldelerine göre oldukça az. Pek çok tatil beldesinin hareketli gece ve gündüz hayatının yanında kendinizi dinleyeceğiniz kadar sükûnet dolu ve güzel bir belde. açık denize baktığı için suyu her zaman temiz ve berrak. Üstelik Karaburun tüplü ve tüpsüz dalış için oldukça uygun. zaten göreceksiniz ki pek çok dalış tutkunu bölgeyi zaten çoktan keşfetmiş.   

Karaburun tarihi Kalkolitik Çağ’a dayanır. Bilinen en eski uygarlık tarihi İyonya Dönemi’dir. Eritrai'ye bağlı beş kent bu yarımadada kurulmuştur. Bugün Karaburun ilçe merkezinin olduğu yerin Stylarios olduğu kabul edilir. Pers, Makedon, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi köklü uygarlıkların hâkimiyetine giren ilçe, tüm bu uygarlıkların izlerini taşımaktadır.
    

Mitolojik birçok öğe de bu topraklardan çıkmıştır. Zeus'un bir dev olan Mimas'ı Bozdağ'ın altına gömmesi, Narsisus'un kendi aşkı yüzünden nergis çiçeğine dönüşmesi gibi birçok mitolojik hikâye Karaburun’a aittir. Homeros'un Odisea'da bahsettiği 'Rüzgârlı Mimas'da işte burasıdır.
    

Üzerinde yer aldığı Yarımada'ya adını veren Karaburun'un ilk yerleşim yeri olarak ne zaman seçildiği kesin olarak bilinmemekte. Yarımada Kalkolitik Çağ’dan itibaren insan yaşamına ev sahipliği yaptığına göre yerleşimin de bu doğrultuda olması beklenebilir. Tunç Devri’ne özel bazı eşyaların ve aletlerin Çakmaktepe Mevkii’nde (Karaburun merkezinin yaklaşık 3-4 km. güneyi) bulunması Karaburun'un da çok eski bir yerleşim birimi olduğunu düşündürmektedir.
    

Bilinen en eski adı Mimas' tır. Bu ismin nereden geldiğini mitolojik öykülerden bulabiliyoruz. İyonya döneminde şimdi Karaburun olarak adlandırdığımız yerde Stelar veya Stylarius isimli bir yerleşim yeri mevcuttu. Yine eski haritalarda bu bölge Capo Calaberno olarak zikredilmektedir. Yarımada’nın Türk egemenliğine geçmesinden sonra Ahurlu veya Ahırlı olarak anılan şehir, nihayet Osmanlı Dönemi’nde Karaburun adını almıştır.
    

XVI. yüzyılın ünlü denizcilerinden Piri Reis, Kitab-ı Bahriye adlı eserinde yarımadanın kıyıları hakkında ayrıntılı biçimde bilgi vermektedir. Ve yine XVII. yüzyılın ikinci yarısında Karaburun’u ziyaret eden Evliya Çelebi, Karaburun kazasının, İzmir Mollası’nın arpalığı olduğunu, içinde bir cami, bir hamam ve 7 dükkân bulunduğunu ve ayrıca etrafının zeytinlik ve bağlık olduğunu belirtmektedir.
    

Karaburun kelimesi Caleberno’dan bozularak gelmiş olabilir. Ancak Türkçede kara sözcüğünün kuzey, ak sözcüğünün de güney anlamlarında kullanıldığı düşünülürse, Karaburun ve Akburun ( Eşendere Mevkii’nde) isimlerinin çıkış nedeni de anlaşılabilir.   

Bugün Karaburun gerek virajlı yolları gerekse de henüz pek keşfedilmemiş olmasından dolayı genellikle yerli turistlere ve bölgede yazlığı olan misafirlere ev sahipliği yapıyor. Ancak her mevsim dalış meraklılarını Karaburun’da görmek mümkün. Zaten bölgenin ünü de giderek artıyor. Her geçen yıl daha fazla turisti ağırlıyor.   

Karaburun otelleri ise çok fazla sayıda değil, ama bölgeye gelen misafirlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte. Genellikle butik ve küçük otel şeklinde hizmet veren aile işletmelerini göreceksiniz Karaburun’da. Bu sebepledir ki samimi, sıcak ve ilginin üzerinizde olduğu güzel bir tatil geçiriyorsunuz. Kahvaltınızı ederken hemen otelin işletmecisi yanınıza güzel ve bol köpüklü bir sabah kahvesiyle gelip sohbet ediyor, bir anda dost oluveriyorsunuz.

Konaklama önerileri için Karaburun Otelleri sayfamızı inceleyebilirsiniz.