
Andros Adası Otelleri
Andros Adası, alıştığımız Yunan adası klişelerine pek uymaz. Ne tipik Kiklad beyazlığında bir turist cenneti, ne de "çok gizli ama çok meşhur" pozlarına girer. O, kendi halinde, olduğu gibi, gösterişe ihtiyaç duymayan bir yer. Sofistike ama abartısız, dağlarla çevrili ama denizle iç içe, kökleri tarıma dayalı ama denizcilikle büyümüş. Öyle bir yer ki, adeta etiketlenmeyi reddediyor. Atina’ya sadece bir feribot uzaklıkta, Rafina Limanı’ndan iki saatlik bir yolculukla ulaşılan Andros, Kiklad Adaları’nın Naxos’tan sonraki en büyük üyesi. Ama belki de en zengini; yeşillikleriyle, hikayeleriyle, doğasıyla, kültürüyle… Bu adada, zamanla inatlaşan Venedik kaleleri, ziyaretçisini durup düşündüren terk edilmiş su değirmenleri, hala akan ırmaklar, sakince uzanan el değmemiş plajlar, her biri bir başka dünya anlatan taş köyler ve uluslararası sanatçılara ev sahipliği yapan dünya standartlarında bir sanat müzesi var. Andros’un sokaklarında dolaşırken bir armatör konağının önünden geçebilir, sonra kendinizi bir zeytinlikten denize inen bir patikada bulabilirsiniz. Her şey bu kadar iç içe ve doğal. Özellikle yürüyüş rotaları, doğa ve keşif tutkunları için tam bir hazine. Taşla örülmüş eski yollar, dağlarla koyları birbirine bağlıyor, her adımda tarih ve doğa fısıldıyor kulağınıza. Tüm bu zenginliğe rağmen Andros, gürültülü kalabalıkları çekmiyor. Bilinçli, meraklı, doğaya ve sadeliğe saygılı gezginleri bekliyor. Sahip olduklarını gizlemiyor ama pazarlamıyor da. O yüzden belki biraz gözden uzak, ama kalpten çok yakın. Belki birkaç günlüğüne geliyorsunuz ama dönerken aklınızın bir köşesi hep orada kalıyor.
Türkiye’den Andros Adası’na Ulaşım
Andros’ta havaalanı bulunmadığı için önce İstanbul’dan Atina’ya uçmak, ardından Atina Havalimanı’ndan Rafina Limanı’na geçmek gerekiyor. Taksiyle 20 dakikada (yaklaşık 30 Euro) ulaşabileceğiniz limana, havalimanından kalkan otobüslerle de gitmek mümkün. Otobüsler yarım saatte bir kalkıyor ve ücreti 6 Euro, ancak gece saatlerinde sefer yok.
Bizim önerimiz: Atina’ya uçun, Rafina’da bir gece konaklayın ve ertesi sabah saat 07:25’te kalkan ilk feribotla Andros’a geçin. Feribot yolculuğu yaklaşık 2 saat sürüyor ve tek yön bilet ücreti 25 Euro civarında. Gün içinde farklı saatlerde feribot seferleri mevcut, erken bir uçuş yakalarsanız, konaklamaya gerek kalmadan aynı gün adaya ulaşmanız mümkün.
Andros Adası Neden Farklı?
Andros, Kikladlar’ın beyaz badanalı evlerle dolu klasik ada imajına uymaz. Burada çarpıcı yeşillikler, akarsu vadileri, tarihi taş köyler, terk edilmiş su değirmenleri ve rüzgarın bile saygıyla estiği patikalar sizi bekliyor. Büyük oteller, beach club’lar ve kalabalık caddeler yerine mütevazı pansiyonlar, yöresel tavernalar ve sadeliğiyle büyüleyen yerleşimler var. Zengin tarihi, özellikle denizcilikle olan köklü bağlarıyla şekillenmiş. Bir zamanlar armatörlerin ve kaptanların adası olan Andros’ta bu geçmişin izlerini taş konaklarda, limanlarda ve müzelerde görebilirsiniz.
Andros Adası’nda Gezilecek Yerler
1. Hora – Kaptanların Şehri: Adanın başkenti Hora, gösterişli değil ama zarif. Neoklasik konaklar, mermer kaldırımlar, heykeller, küçük meydanlar ve çiçeklerle süslenmiş avlular burada sizi karşılıyor. Arkeoloji Müzesi, kafelerin sardığı Paraportiani ve Nimborio plajları ile Meçhul Denizci Heykeli'nin bulunduğu burun, bu küçük ama karakterli kasabayı özel kılıyor.
2. Goulandris Çağdaş Sanat Müzesi: Burası sadece Andros’un değil, tüm Yunanistan’ın en prestijli sanat kurumlarından biri. Picasso, Matisse, Chagall, Kandinsky gibi ustaların eserlerine ev sahipliği yapan müzede her yıl değişen sergiler düzenleniyor. Kültür ve sanat düşkünleri için mutlaka görülmeli.
3. Stenies – Konakların Köyü: Hora’ya yakın, yemyeşil bir tepenin yamacında yer alan Stenies Köyü, büyük taş evleri, tarihi kulesi ve eski su değirmeniyle zamana direniyor. Köyü keşfetmek, kalabalıktan uzaklaşmak isteyenler için birebir.
4. Korthi – Maceraperestlere Özel: Adanın güneydoğusunda yer alan Korthi, başka bir adaya aitmiş gibi hissettirebilir. Rüzgâr sörfü yapanlar, yürüyüş tutkunları ve kalelerden manzaraya bakmak isteyenler için ideal. Buradan başlayarak Dipotamata Vadisi’ne inebilir, eski su değirmenlerini görebilir veya dağ köylerini keşfe çıkabilirsiniz.
5. Andros’un Plajları: Andros’un plajları, çoğu turistin radarında değil ama doğa severler için hazine değerinde.
- Ahla, Zorkos, Ateni, Vitali, Grias Pidima (efsanevi “yaşlı kadının sıçrayışı”) gibi kuzey plajlarına arazi aracıyla ya da tekneyle ulaşmak gerekiyor.
- Batsi, Agios Petros, Fellos, Chryssi Ammos gibi güneydeki plajlara ise normal araçla erişim kolay.
Bazı plajlarda tesis yok; şemsiye ve içeceklerinizi yanınızda götürmek akıllıca olur. Diğerlerinde ise küçük beach barlar ve tavernalar bulunuyor.
6.Faneromeni Kalesi: Hora’nın tepelerinde yer alan, harap ama etkileyici bir yapı. Manzara muhteşem.
7.Tourlitis Deniz Feneri: Ege’de, denizin ortasındaki kayaya inşa edilmiş tek fener. Andros’un simgelerinden biri.
8.Köyler: Lamyra, Menites, Strapouries, Apikia, Aladino gibi köylerde adanın gerçek ruhunu hissedebilirsiniz.
Andros, “her şeyin ortası” gibi. Ne çok sessiz ne çok kalabalık, ne lüks ne de köhne. Dengeyi mükemmel kurmuş. Eğer amacınız gerçek bir tatilse, sadece yorgunluk atmak değil, aynı zamanda keşfetmek, anlamak ve hissetmekse Andros sizi bekliyor. Buraya gelen birçok gezgin gibi siz de "bir dahaki sefere daha uzun kalacağım" diyerek ayrılacaksınız.