
Ovabükü'nde Gezilecek Yerler
Ovabükü Plajı: Plaj deyince aklıma hep kalabalık, şezlongların üst üste dizildiği yerler gelirdi ama Ovabükü’nde her şey başka bir sadelikteydi. Kum incecik, deniz tertemiz ve berrak. Sabah erken saatlerde yürüyüş yaparken, denizden gelen serin meltem yüzüme vuruyordu. Güneş doğarken gökyüzünün turuncuya çalan rengiyle plajın uyandığını izlemek... tarif edemem.
Hayıtbükü Koyu: Plajın hemen yanı başında yer alan Hayıtbükü’ne yürüyerek geçtim. Ovabükü kadar sakin ama biraz daha aile dostu. Çocuk sesleri, denizde oynayan minikler, kumsalda kitap okuyan insanlar... Her şey çok naifti. Küçük bir kafenin ahşap terasında oturup, buz gibi bir limonata içtim. Zaman yavaş akıyordu sanki.
Eski Datça: Bir günümü Eski Datça’ya ayırdım. Taş sokakları arasında yürürken, her köşeden bir sanat çıkıyor karşınıza. Bir evin duvarında Can Yücel’in şiirleri yazılıydı. Bir başka sokakta, kadınların ördüğü el işi ürünler... Burada zaman geçmişte durmuş gibi ama insanın içi bu durağanlıkta canlanıyor. Küçük bir kafede kahvemi içerken tanıştığım yaşlı bir amca bana Eski Datça'nın tarihini anlattı, sanki bir masal dinler gibiydim.
Knidos Antik Kenti: Deniz kenarında bir medeniyetin izlerini sürmek gibisi yok. Knidos’a giderken yol biraz virajlı ama her virajda deniz manzarası büyülüyor. Antik tiyatroda oturup manzarayı izlerken düşündüm: Kim bilir burada kimler gülmüş, kimler ağlamış… Fotoğraf makinemi neredeyse elimden hiç bırakmadım.
Yemek & Lezzetler: Ovabükü’nde yediğim bademli tatlıyı hâlâ unutamıyorum. Bir akşamüstü Poyraz Restoran’da taze tutulmuş balıkla hazırlanmış nefis bir sofraya oturdum. Mezeler, zeytinyağlılar, nar ekşili salatalar... Yan masadaki biriyle sohbet ederken öğrendim ki, birçok ürün köylülerden alınıyor. Bu doğallık yemeğe de geçiyor. Sabah kahvaltılarında reçellerin ev yapımı olduğunu ilk lokmada anlıyorsunuz zaten.
Doğa Yürüyüşleri: Plajdan biraz uzaklaşıp tepelerden geçen küçük patikalarda yürüyüş yaptım. Kuş sesleri, çam kokusu ve arada sırada karşınıza çıkan eşsiz manzaralar… Yürüyüş rotaları çok zorlayıcı değil ama insanın içini açıyor. Bir noktada, denize bakan kayalıklarda oturup, hiçbir şey yapmadan sadece sessizliği dinledim. Ovabükü’nün en çok bu tarafını sevdim sanırım: sessizlik, sadelik ve doğallık.
Konaklama önerileri için Datça Ovabükü Otelleri sayfamızı inceleyebilirsiniz.