Hideaway Hotel
Bu Kaş’ı kimse anlatmadı.
Bir fincan kahve, bir manzara ve bir sonsuzluk hissi.
Kaş’a vardığımızda takvim Ekim’i gösteriyor ama deniz hâlâ yazdan kalma bir sıcaklıkta. Güneş altın gibi parlıyor, akşamlarıysa o tanıdık tatlı esintiyle omuzlarımıza bir hırka bırakıyor. Herkes yazın bittiğini sanıyor ama asıl mevsim şimdi başlıyor. Sessiz, dingin, derin bir Kaş…
Sokaklardan geçerken taş evlerin gölgeleriyle birlikte bir huzur yürüyor yanımızda. Derken, sessiz ama kendini belli eden bir yapı: Hideaway Hotel.
Dışarıdan gösterişsiz ama içine girince detayların sesi duyuluyor. Her köşe “ben özenle düşünülmüşüm” diyor. Bu otel bir konaklama değil, bir karakter.
Ahmet Ateş, otelin sahibi. Gülümseyerek anlatıyor: “Ben aslında çocukluğumdan beri turizmin içindeyim, otogardan misafir karşıladığımız o 80’li yıllardan beri…”
O çocuk şimdi, farklı konseptlere sahip küçük otellerden oluşan bir grubun sahibi. “Turizm benim hayat biçimim,” diyor. Hideaway de bu tutkunun en samimi hali.
Otel modern, minimalist ve rustik çizgilere sahip. Etnik detaylarla yumuşatılmış taş duvarlar, ahşap dokular, ferah odalar… Her şey seçici bir sadelikle düzenlenmiş. Kaş’ın dokusuna karışmış ama aynı zamanda lüks segmentte yer alan bir saklı cennet.
Sabahları terasta kahvaltı yapıyoruz. Panoramik manzarada denizin tuzu kahvenin kokusuna karışıyor. Taze reçeller, yerel zeytinler, günlük pişen börekler… “Bunu menü değil, bir duygu hazırlamış,” diyorum. Gülüyoruz.
Gün içinde otelin havuzunda serinliyoruz ama birkaç adım ötedeki Leymona Beach’e gitmek cazip geliyor. Hideaway, denize sadece 200 metre mesafede. Kaş’ın bu kıyısında deniz genelde çakıllı; mercanlar suya o turkuaz rengini veriyor.
Bizim rotamız şöyle ilerliyor: sabah kahvaltı, ardından plaj. Öğlen güneşin altındaki Kaş merkezde Bi Lokma’da ev yemekleri, bazen Obrus Bites’ta küçük atıştırmalıklar.
Bir günümüzü Kekova turuna ayırıyoruz. Batık şehrin sessizliği, Kaleköy’ün taş sokakları, Patara’nın sonsuz kumu…
Akşam olduğunda Hideaway’in çatısındaki Koi Sushi Bar’a dönüyoruz. 🌅
Japon mutfağı Akdeniz’e taşınmış gibi: Renkli Şef’in imza sushileri, taze deniz ürünleri ve zencefilli gin’li kokteyl… Vegan seçenekler bile estetik. Güneş batarken tabaktaki renkler gökyüzüne karışıyor.
👍 Bir de küçükoteller.com.tr takipçilerine özel bir sürpriz var — ekstra %10 indirim!
Ahmet Bey gülerek söylüyor: “Bizde kalan misafir, dost olarak geri döner.”
🐾 Evcil Hayvan Politikası: Belirli koşullarda kabul ediliyor.
🏖 Denize uzaklık: 200 metre.
🚗 Park yeri: Ücretsiz.
Daha sonra biraz müzik istiyoruz. #OxygenBar’da marinaya karşı kokteyl yudumluyoruz, sonra #Dejavu’da gün batımının son turuncusunu yakalıyoruz. Gece uzuyor: #Gagarin, #Fırt, #Echo, #Mavi, #Anda… Hepsi başka bir hikâye. En sonunda #Trafo ya da #HeyzBar’da geceyi kapatıyoruz.
Kaş’ta Ekim ayı sadece huzur değil, aynı zamanda sanat zamanı. Kaş Tiyatro Günleri başlıyor; sahil boyunca sahneler kuruluyor. Yazın kaçıranlar için hâlâ anılar canlı: Likya Kültür Festivali, Caz Festivali, Meis-Kaş yüzme yarışı, dalış turnuvaları… Kaş her mevsim nefes alıyor.
Küçük çocuklu aileler için daha sığ, kumlu plajlar da var — İnceboğaz, Akçagerme, Büyük Çakıl… Hepsi en fazla 1 km uzaklıkta.
Hideaway’in atmosferi sıcak ve kişisel. Marie’nin dokunuşu her detayda hissediliyor. Burada tanımadığın biriyle kahve içip dost olarak ayrılmak mümkün.
🐶 Evcil dostlarımız da unutulmamış — belirli koşullarda kabul ediliyorlar; hatta istenirse minik yatak, çarşaf ve havlu bile hazırlanıyor.
Arabasıyla gelenler için ücretsiz park yeri de mevcut. Kaş merkezde park yeri bulmak bazen zor olsa da Hideaway’in hemen yanında yer ayırmak büyük rahatlık.
Akşam terasta son içkilerimizi yudumlarken bir sessizlik çöküyor. Stefan Zweig’ın sözü aklıma geliyor: “Sükunet, derin bir zenginliktir.”
Hideaway tam olarak bunu yaşatıyor: sessiz ama dolu, sade ama unutulmaz.
Hideaway Hotel Kaş, Kaş otelleri, Kaş Ekim tatili, Kaş sonbahar tatili, Koi Sushi Bar Kaş, Kaş lüks oteller, Kaş deneyim oteli, Kaş’ta nerede kalınır, Kaş yeme içme önerileri, Kaş plajları, Kaş’ta evcil hayvan kabul eden oteller