Cumbalı Konak Hotel, +12
Şömine yansın, jakuzi dolsun, Alaçatı’da ruhun dinlensin 🔥🛁🌿
Şu anda, güne sabah serinliğinde çiçek kokularıyla uyanıyorum 🌸 Alaçatı’nın taş sokaklarında yürürken, sanki geçmişle bugünü aynı anda yaşıyormuşum gibi… Ve işte tam da bu hissin tam ortasında, Cumbalı Konak’ta kalıyorum 🏡 Burası, kalabalıklardan uzak durmayı seven, huzur ve romantizm peşinde olan herkes için biçilmiş kaftan 💛 Yani, “sakinlik lüksse, ben bayağı zenginim” diyebilirim.
Otelden içeri adımımı atar atmaz, karşıma çıkan şömineli cumbalı odalarla kalbimi kaybettim 💘 Hani bazen bir yere bakarsın ve içinden “Burası beni anlatıyor” dersin ya… tam olarak o! Taş duvarlar, ahşap dokular, 1800’lerden bugüne taşınan 57 römork dolusu taş… Her biri bir hayatın izini taşıyor sanki 🪨 “Ah be taş, neler gördün de böyle ağır oldun?” diyorum içimden, ama o sadece serinliğini veriyor bana ❄️
Odamda küçük bir şömine yanıyor şu an 🔥 Üstümde yumuşacık bir battaniye, camın ardından Alaçatı’nın bahar rüzgarı hafif hafif perdeyle dans ediyor 🍃 Dışarıda hayat sessizce ilerliyor… İçimde ise bir nevi içsel jakuzi: Hem dinlendirici hem de kabarcıklı heyecanlarla dolu 💭 Bu arada evet, odamda jakuzi de var 🛁 Akşamları yorgunluğun üstüne sıcak suyla buluşmak terapi gibi… Şömineyle birlikte… Ahh terapi mi dedim? Psikoloğum alınmasın 🫠
Sabah kahvaltısı ise tam bir Ege şöleni 🍽️ Otelin yemyeşil bahçesinde, 11 metreye 5 metrelik havuzun kenarında, serpme köy kahvaltısıyla başlayan gün… Ev yapımı reçeller 🍓, zeytinler 🫒, sıcak bazlama, belki de köyden fısıltıyla gelen bir enginar…
Birazdan Urla’ya gidip festival havasını solumayı planlıyorum çünkü Enginar Festivali 25–28 Nisan tarihleri arasında tam da burada 🎉
+12 yaş üstü misafirlere özel, evcil hayvan kabul edilmez 🚫🐾
Küçük Oteller üzerinden gelen misafirlere %10 indirim
Bir de şu pek bilinmeyen ama çok değerli bilgi: Sakız Adası! 🇬🇷 Sabah 09:00’da feribota atlayıp, akşam 17:00’de dönüveriyorsun ⛴️ Günübirlik yurtdışı keyfi, hem de pasaportuna yeni bir damga 🛂 Ben hâlâ hangisi daha güzel karar veremedim: Sakız mı, Alaçatı mı? Ama neden karar vereyim ki? İkisi de kalbimde ❤️
Alaçatı’yı bilen bilir… Ilıca Plajı dillere destandır 🏖️ Ama işin aslı o meşhur güzelliğin biraz ötesinde saklı. Alaçatı’nın koyları… Su biraz serin, evet. Ama berraklığı ve doğallığı insanı büyülüyor ✨ Kleopatra Koyu mesela; isminin hakkını veriyor, adeta antik bir film seti gibi 🎬 Delikli Koy ise sabah gün doğumunu izlemek isteyenler için bir mabet gibi 🌅 Yanına termos almayı unutma, zira etrafta alışveriş yeri yok; ama o manzaranın yanında kahve bile sessizleşiyor ☕️
Yeme içme konusuna gelirsek… Aman Allahım, aç kalırsan sorun sende 🍽️
– Asma Yaprağı: Ege otlarına doyamazsın
– Fahri’nin Yeri: Mezeler mideni değil, ruhunu besler 🫶
– Ortaya: Adını koymuş, her şeyi ortaya getiriyor
Sonra bir akşam Korto’da rüzgara karşı içkini yudumlamak 🥂, Boop’ta dans etmek 💃, Dokuzbuçuk’ta gençliğini kutlamak ✨ ya da Scatola’da sabahı etmek mümkün. Gençsin ya da genç kalmak istiyorsun… Alaçatı senin için çalışıyor!
Ve her şeyin ötesinde, burada tarih soluyorsun 📜 Adı zamanla değişmiş bu kasabanın; Alatzata’dan Alacaat’a, oradan Alaçatı’ya… Ama ruhu hep aynı kalmış. Cumbalı Konak, bu ruhu taşlarla ve hikâyelerle yeniden örmüş 🧱 Her detayda bir emek, bir anı, bir “iyi ki gelmişim” duygusu var.
Mis gibi bahar havası 🌼, serin ama huzurlu bir deniz 🌊, taş evlerin gölgesinde geçen sessiz ama dolu dolu anlar… Kendime şöyle diyorum: “Senin ihtiyacın olan şey, tam da buydu.” Ve yüzümde hafif bir tebessüm, cumbadan Alaçatı’yı izliyorum 🪟 Her şeyin çok daha sade ama bir o kadar büyülü olduğu bir dünya burası ✨
Not: Bu yazıyı okuyan biriysen ve hâlâ Alaçatı’ya gitmeyi düşünmüyorsan… Sanırım biraz kıskanıyorsun 😏
Git, yaşa, anlat! Bahar uzun sürmez…