Ah Parga, Seni Bir Paşanın Hikâyesinden mi Sevdik?
43 saniye önce

Ah Parga, Seni Bir Paşanın Hikâyesinden mi Sevdik?

Ah Parga, Seni Bir Paşanın Hikâyesinden mi Sevdik?”

Yoksa o turkuazın içinde kendi hikâyemizi mi bulduk biz?

Osmanlı’nın Bir Parçasıydı Parga

Bir zamanlar, dalgaların her sabah surlara çarptığı o küçük liman kasabası Osmanlı haritalarında bir noktaydı sadece: Parga.

Ama o nokta, zamanla bir hikâyeye dönüştü — çünkü orada bir çocuk doğdu: İbrahim.

 


Kaderin cilvesi midir bilinmez, bu çocuk daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun en kudretli sadrazamlarından biri olacaktı. Pargalı İbrahim Paşa.

O, Kanuni Sultan Süleyman’ın hem dostu, hem akıl hocası, hem de sonunda trajik bir hikâyenin kahramanıydı. Benim de hikayesini Muhteşem Yüzyıl dizisinden dinlediğim ve etkilendiğim biriydi Pargalı İbrahim Paşa.

Sarayın en parlak döneminde yıldızı parlayan, sonra aynı hızla sönüp giden bir yıldız…

Ama her yıldız gibi onun da izi kaldı gökyüzünde.

 


Parga halkı onu bazen “ihanetle” bazen “hüzünle” anıyor. Biz Türkler içinse Parga, sadece güzel bir sahil kasabası değil — bir hatıranın mekânı.

Çünkü orası, Osmanlı’nın hem gücünü hem kırılganlığını, hem sevgisini hem yalnızlığını hatırlatıyor bizlere.

Bugün o sokaklarda yürürken, eski taş evlerin arasından bir meltem geçer ya — belki de İbrahim Paşa’nın çocukluğunun kokusudur o.

Bir rivayete göre, Paşa İstanbul’a götürülmeden hemen önce bu limanda son kez dönüp denize bakmış. “Burası kalbim olacak,” demiş.

Ve gerçekten de öyle olmuş:

Parga, Akdeniz’in kalbinde bir Türk’ün unutamadığı ev gibi kalmış yüzyıllardır.

 


Şimdi orada bir kahve içtiğimde, denize bakarken içimden şöyle bir cümle geçiyor belki:

 


“Bu rüzgâr, İbrahim Paşa’nın çocukluğuna da dokunmuş olabilir.”

 


Kasım Ayı Nasıl Olur Parga’da, Gidelim mi?

 


Selam sevgili gezgin dostlarım,

Bugün sana biraz Parga hikâyesi anlattım—tam benim gibi “neden sonbahar tatili de şahane olur” diyenlere özel notlarımı da aşağıda paylaşıyorum. ☕️ Kahvem elimde… Hadi başlayalım 😊

 


Neden Parga? Bizler İçin Neden Önemli?

Türkiye’den çok uzaklaşmadan, ama bir “sonbahar tatilinin biraz daha sakin, biraz daha dingin” versiyonunu yaşamak istiyorsan Parga tam doğru seçim. Zaten öyle diyorlar: “the Bride of Epirus” diye, yani Epirus’un gelini Parga. Türk turist için önemli çünkü hem kültürel olarak “yeni bir Yunan sahili” havası var, hem fazla kalabalık değil özellikle sonbaharda — yazın kafam daracık oluyor diyenler için birebir.

 


✏️ 3 Günde Parga’da Neler Yapılır Dersen:

1. Gün: Şehri Tanımayla başlayalım.

Sabah erkenden eski kent kısmına in: renkli evler, dar sokaklar, küçük liman.

Akşamüstü ise kale kısmına çık; tepeden liman ve deniz manzarasıyla. Zihnin “şu anda burada olsam” diye iç geçiriyor resmen değil mi?

Akşam yemeği için güzel bir sahil taverna bul – liman kenarında yemek yerken hafif rüzgâr, hafif Ege kokusu… Ahh.

 


2. Gün: Plaj & Deniz Keyfi, Evet Güneş varsa girersin.

Sabah kahvaltı sonrası Valtos Plajı’na git; geniş ve güzel plajı, deniz kenarı kafeleriyle.

Öğlene doğru küçük tekneyle ya da yürüyüşle başka plajlara geç; biraz dinlen, biraz yüz.

Akşamüstü dönerken limanda bir kahve, sonra taverna havası…

Akşam eğlence için sahil barlarına bakabilirsin—yazlık kalabalığın yerini daha samimi bir ortam alıyor kasımda.

 


3. Gün: Yürüyüş & Kültür & Son Dakika Keyfini de unutma tabi.

Sabah yürüyüşle zeytinliklerin arasında ya da küçük tepe yürüyüşüyle manzara yakala.

Öğleden sonra şehir içinde alışveriş, hediyelikler, liman çevresinde kahve molası.

Akşam özel bir restoran seç — güzel bir taverna, lezzetli Yunan mezeleri ve deniz kenarı ışıklarıyla!

Ertesi sabah dönüş öncesi son sahil yürüyüşü, birkaç fotoğraf… “Ah şimdi orada olsam” hissiyle vedalaş.

 


🌸 Yeme-İçme & Eğlence Önerilerime Geleyim:

Kahvaltı: Liman kenarında bir cafe, sıcak kahve, taze kruvasan ya da Yunan usulü “bougatsa”yla başla.

Öğle yemeği: Sahil taverna; deniz kenarında, gün ışığında deniz ürünleri ya da tavuk-ızgara, yanında bir şarap.

Akşam yemeği & Eğlence: Eski Kent içerisindeki taverna, canlı müzik olabilir — ardından barlara geçebilirsin; kasımda kalabalık çok değil, daha samimi sohbetler.

 


•#TavernaAndreas: Kale yolunda, geleneksel Yunan mutfağı, samimi ortamı var.  

•#Sakis: Eski kent üst kısmında, yerel halkın da favorisi

•#CastelloRestaurant: Şık ortam isteyenler için, eski kent ve manzara eşliğinde güzel bir seçim oldu benim için.  

•#Hellenikon: Liman çevresinde; samimi ve lezzetli bir seçenek.  

•#TheYard: Kahve-bar-cafe konsepti, öğle sonrası tatlı molası için ideal.

Yani “nereye oturayım” derken, işte birkaç şahane mekan.

 


🗝️ Konaklama Önerilerime gelince;

Sonbahar olması bir albeniyi artırıyor — daha sakin, fiyatlar biraz daha düşmüş. Aşağıda üç butik öneri (kucukoteller.com.tr sayfasında daha fazlası da var):

 


•Dracos Hotel: Tarihi merkez girişinde, bar-restoranlara yakın.  

•Bizim kaldığımız otel; Valtos Beach Hotel: Valtos Plajı’na yakın, plaj günleri için ideal.  

•Saint George Hotel Parga: Merkeze yakın, Valtos Plajı’na yürüyüş mesafesinde.

 


Kasım ayında fiyatlar yaz sezonuna göre daha avantajlı; otel boşluğu, sessizlik arayan için büyük artı.

 


🌴 En Güzel 3 Plaj Önerisi

•Valtos Beach — Geniş alan, deniz kenarı kolay erişim.  

•Lichnos Beach — Tekne ya da yürüyüşle ulaşılabilir; doğayla iç içe.

•Piso Krioneri Beach — Şehir merkezine yakın, daha küçük ama karakterli.

 


Kasım ayında deniz suyu hâlâ yüzmeye uygun olabiliyor, güneş de sıcaklık olarak tatlı bir hâlde. Kalabalık yok, seninle deniz ve plaj neredeyse “sahip çık” der gibi.

 


Ulaşım: Türkiye’den Nasıl Gidiliyor?

 


– İstanbul’dan direkt uçuş gibi bir şey yok ama örneğin uçak + karayolu kombinasyonları var: İstanbul→İoannina havalimanı, oradan Parga’ya taksi ya da transfer.

– Otobüsle de mümkün: İstanbul’dan Yunanistan içi otobüs bağlantılarıyla Igoumenitsa üzerinden Parga’ya. Ama uzun sürüyor (~20 saat gibi).

En güzeli bizim gibi arabayla git, meteora’ya hatta bir sonraki yazımda anlatacağım Corfu’ya da uğra.

Yani kolay erişim için uçak + transfer ya da arabayla geçiş düşünülebilir.

 


Kasım Ayı Nasıl Olur?

 


Kasım ayında Parga biraz daha huzurlu, yazın o “koşuşturmaca”sı yok. Gündüzleri güneş hâlâ var, deniz belki yazın kadar sıcak değil ama şemsiyeyle ya da hafif bir kahve-kitap sahnesiyle çok keyifli olabilir. Ve ne biliyor musun? Kalabalığın azalması, seninle deniz ve doğanın baş başa kalması demek. “Cidden mi?” diyebilirsin; evet, öyle.

Akşamları biraz serin olabilir — hafif bir ceket iyi fikir. Ama sahil tavernasında bir kadeh şarapla günün yorgunluğu uçup gider. İç geçirirsin: “Ah şimdi orada olsam…”

 


Eğer bu adada kalacak minik ama büyüleyici yerleri merak ediyorsan, kucukoteller.com.tr’ye bir göz at derim — bakarsın tam senlik bir butik otel çıkar karşına.