
Yunan Adalarında Kısa Bir Mola: Paros’ta 3 Gün
Paros, ilk bakışta diğer Kiklad adaları gibi görünebilir ama adaya ayak bastığınız anda bir şeylerin farklı olduğunu hissedersiniz. Beyaz badanalı evlerin arasında yürürken ne kadar yavaşladığınızı fark edersiniz. Sabahları serin bir esintiyle uyanır, gün içinde rüzgarın yönüne göre plaj seçmenin inceliklerini öğrenirsiniz. Parikia'nın taş sokaklarında bir dilim limonlu kek eşliğinde kahvenizi içerken zaman kavramı gevşer. Naoussa’nın limanında balıkçı tekneleriyle martılar arasında kısa bir sessizlik olur, sonra bir çocuk sesi ya da bir tabak sesiyle gerçeklik geri gelir. Üç gün boyunca Paros'ta şehirden, koşturmacadan, alışkanlıklardan uzaklaşıp başka bir ritimde yaşamayı hatırlarsınız. Sadece denize girmekle, gezmekle değil, yavaşlamayı öğrenerek döndüğünüz yerlerden biridir burası.
Hazırsanız, deniz tuzu burnunuza kadar gelsin…
1. Gün
Parikia Limanı’na ayak bastığınız anda içinizden “Neden şimdiye kadar gelmedim ki ben buraya?” demeniz çok olası. Daha valiz otelden içeri girmemişken, yüzünüze vuran o hafif rüzgar, begonvillerin arasından sarkan gölgeler ve her köşeden yükselen sessiz huzur duygusu sizi sarıveriyor. İlk durağınız Lefkes olsun. Bu köyde zaman biraz yavaşlıyor gibi, sokaklar birbirine dolanıyor, yönünüzü kaybetmek neredeyse zorunlu. Her dönüşte başka bir ev, başka bir pencere, saksıda başka bir renk bekliyor sizi. Fotoğraf çekmeyi unutuyorsunuz bazen çünkü sadece izlemek istiyorsunuz. Ve evet, “Şu evi alsam, kışın burada yaşasam” gibi cümleler aklınıza düşebilir. Olur öyle. Kahvaltı için Ramnos Cafe’ye oturun. İyi yapılmış sade bir kahve, taptaze bir kruvasan ve önünüzde upuzun bir manzara. Başka bir şey aramıyorsunuz zaten. Öğle saatlerinde Naoussa’ya geçin. O küçük liman öyle bir yerde duruyor ki, sanki biri renkleri dikkatle seçip yerleştirmiş. Mavi sandalyeler, beyaz duvarlar, masalarda deniz ürünü tabakları. Soso Restaurant’a girin, çok kasmaya gerek yok. Kalamar taze, servis güleryüzlü, hesap makul. Akşam üstü yine sokaklardasınız. Gün boyu hafifleyen zihin, yavaş yavaş geceye karışıyor. Yol sizi Yemeni Taverna’ya getiriyor. Müzik çalmaya başlıyor, masalardan kahkahalar yükseliyor, biri bir anda ayağa kalkıp dans ediyor. Uzo yanıyor boğazınızda ama hoş bir yanma bu. Bir anlığına her şey olması gerektiği gibi hissettiriyor.
2. Gün
Bugün deniz günü. Paros bu konuda eli açık, her köşe ayrı bir güzellik. İlk durak Kolymbithres. Kocaman kayaların arasında minicik koylar var, su cam gibi. Biraz gölgede serinle, biraz güneşte mayış. Manzara desen tablo gibi.
Golden Beach’e geçtiğinde rüzgarla birlikte başka bir hava esiyor. Sörf tahtaları uçuşuyor, izlemek bile iyi geliyor. Elinde bir içecekle kumlara uzan, sadece bak.
Santa Maria ise daha hareketli. Bir köşede yoga yapanlar, bir yanda müzik sesi, denizden çıkıp kokteylini yudumlayan bir grup. Biraz huzur, biraz eğlence, hepsi bir arada.
Kahvaltıyı Parikia’daki The Little Green Rocket’ta yap. Kocaman bir smoothie bowl söyle, üstü meyveyle dolu. Hafif, serin, taptaze.
Öğle yemeği için Naoussa’ya uğra, Blue Oyster’da bir masa bul. Izgara ahtapot, yanında soğuk Mythos birası. Güneşten kızaran burunlarla kadeh tokuştur.
Akşam olunca rotayı Linardo Bar’a çevir. İçeride hafif bir telaş, herkes güzel görünüyor, herkes eğlenmeye gelmiş. Birkaç yudum sonra ayakların kıpırdanmaya başlar zaten. Müzik yükselir, gece uzar.
Paros Golden Beach
3.Gün
Bugün biraz frene basıyoruz. Üçüncü gün, yavaş yavaş vedaya hazırlanma zamanı. Hala keşfedecek çok şey var ama acele etmeye hiç gerek yok. Sabah saatlerinde Marpissa ve Prodromos köylerine uğrayın. Dar sokaklarında yürürken hayatın burada başka bir ritmi olduğunu hissediyorsunuz. Gölgede oturan amcalar domino oynuyor, bazen göz göze gelince küçük bir selam, hatta bir bardak uzo bile gelebilir masanıza. Her şey doğal, olduğu gibi.
Kahvaltı için Cafe Symposium’a girin. Sadece bir kafe değil burası; duvarlardaki resimler, içerideki sessizlik ve fondaki müzikle küçük bir sanat molası gibi. Kahvenizi yudumlarken biraz durun, biraz düşünün, belki birkaç satır bir şeyler karalarsınız.
Öğle yemeğinde yol sizi Aliki’ye götürsün. Thalassamou’da denize karşı bir masaya oturun. Kalamar taze, kızarmış kabak topları tam kararında çıtır. Yanına hafif bir beyaz şarap, sonra biraz sessizlik. Her lokma biraz daha yerleşiyor içinize.
Akşam geldiğinde kapanış yemeği için Barbarossa’ya gidin. Gün batımında, deniz kıyısında, mum ışığında oturmak tarif edilmez bir huzur. Tabaklar özenli, servis sade ama sıcak.
Gecenin sonuna doğru Evinos Bar’a uğrayın. Terasta hafif bir rüzgâr, bardakta son bir uzo. Fazla konuşmaya gerek yok, her şey tam kararında. Paros’a vedanızı sessizce yapıyorsunuz, ama içten içe zaten tekrar geleceğinizi biliyorsunuz.
Paros’a Nasıl Gidilir?
Paros’a gitmek düşündüğünüzden çok daha kolay. Önce İstanbul’dan Atina’ya uçuyorsunuz, yolculuk yaklaşık 1 saat 20 dakika sürüyor. Atina’ya vardığınızda şehir merkezine geçmeden direkt Pire Limanı’na yönelin. Buradan Paros’a giden feribotlar kalkıyor. İki seçenek var. Vaktim kıymetli diyorsanız hızlı feribotu tercih edin, yaklaşık 3 saatte adadasınız. Bilet fiyatı 45–60 euro civarında. “Denizi izlerim, ağır ağır giderim” derseniz klasik feribotla 4–5 saatte Paros’a ulaşabilirsiniz, üstelik daha ekonomik; genellikle 30–40 euro. Biletleri internetten kolayca alabilirsiniz. En çok kullanılan siteler: seajets.gr ve ferries.gr. Yani öyle karmaşık aktarmalar yok, adaya giden yol keyifli ve akıcı.
Paros'ta Nerede Kalınır?
- Argonauta Hotel: Paros Limanı'na sadece 5 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan bu büyüleyici otel, kişiselleştirilmiş hizmet ve dinlenebileceğiniz güzel bir avlunun yanı sıra ücretsiz kablosuz internet erişimi sunmaktadır. Argonauta Hotel'in sahibi olan aile konuklarına samimi ve dinlendirici bir ortam sağlamaktadır. Geleneksel ve zevkli bir şekilde dekore edilmiş olan odanızın keyfini çıkarabilirsiniz. Ücretsiz kablosuz internet erişiminden faydalanabilirsiniz.
- Acoya Residences: Aliki'de Aliki Plajı'na sadece 100 metre mesafede yer alan Acoya Residences deniz manzaralı konaklama birimleri, ücretsiz Wi-Fi ve ücretsiz özel otopark sunmaktadır. Klimalı konaklama birimi Agios Nikolaos Plajı'na 500 metre uzaklıktadır.
Paros'ta Nerede Ne Yenir?
- Kahvaltı için birkaç iyi seçenek var. Lefkes’teki Ramnos’ta köy manzarasına karşı kahveni yudumlayabilir, çıtır kruvasanla güne başlayabilirsin.
- Parikia’daki The Little Green Rocket, taptaze smoothie bowl’larıyla biraz daha modern bir alternatif.
- Biraz daha sakin ve sanatsal bir ortam istersen, Symposium tam yeri sessiz, huzurlu, biraz galeri havası bile var.
- Öğle yemeği için deniz kenarında bir masa hayal ediyorsan:
- Naoussa’daki Soso Restaurant, küçük ama samimi; kalamarı ve mezeleriyle öne çıkıyor.
- Blue Oyster daha salaş bir ortam, ama lezzetli ahtapot ve buz gibi bira için birebir.
- Thalassamou ise Aliki tarafında, hafif esen bir rüzgar, kızarmış kabak topları ve deniz sesi eşliğinde öğlen uykusunu bekleyen bir yer gibi.
- Akşam yemeğinde atmosfer biraz daha önem kazanıyor. Yemeni Taverna tam bir Yunan gecesi sunuyor: canlı müzik, neşeli kalabalık, “bir şarkı da bizden” havası.
- Biraz daha sakin ve romantik bir akşam hayal ediyorsan, Barbarossa şık ve özenli; deniz kıyısında, mum ışığında güzel bir kapanış yeri.
- Geceye devam etmek isteyenler için bar önerilerimiz de var: Linardo'da dans garantili, herkes biraz süslenmiş, ortam yüksek. Evinos, terasa kurulup son uzoyu içmek için ideal. Sativa daha salaş ve bohem bir kitleyi çekerken, Fotis All Day Bar gün batımından gece yarısına kadar hep keyiflidir.