
Symi Adası’nda İki Günlük Tatil Notlar
Symi Adası, ilk görüşte insanın içini ısıtan, renkli evleriyle bir kartpostalı andıran küçük bir Ege güzeli. Yunanistan’ın 12 Adaları arasında en küçüğü ama belki de en zarifi. Ege ile Akdeniz’in kesiştiği yerde, Datça ve Bozburun’a sadece 6,5 km uzaklıkta duran bu sevimli ada, sahil boyunca sıralanmış neo-klasik pastel evleriyle adeta huzurun tanımını yapıyor. Sessiz sokaklarında yürürken zaman yavaşlıyor gibi. Yaz aylarında Bodrum'dan feribotla ulaşılabilen Symi, kalabalıktan uzaklaşmak, deniz kenarında bir tavernada uzun sohbetlere dalmak ya da sadece güneşi izlemek isteyenler için biçilmiş kaftan. İki günlüğüne bile gelseniz, buraya biraz da ruhunuzu bırakıp dönüyorsunuz.
2 Günde Symi’de Neler Yapılır?
Symi’de geçirdiğim iki gün, kısa ama gerçekten çok iyi geldi. Hani bazen sadece nefes almak istersin ya, işte öyle bir yer. Sabahları limanda yürürken kediler sana eşlik ediyor, akşamüstü ise güneş tam o renkli evlerin üstüne düşerken durup izlemekten başka bir şey yapmak istemiyorsun. “İki gün yeter mi?” dersen, belki değil ama yine de yetiyor bir şekilde. Denize giriyorsun, dar sokaklarda kayboluyorsun, sonra bir bakmışsın bir tavernada saatler geçmiş. Çok şey yapmana da gerek yok aslında. Symi’de asıl mesele, bir şey yapmadan da iyi hissetmek.
1. Gün
Symi’de sabahlar çok sakin başlıyor. Gialos’un limana çıkan sokaklarında yürürken açık bir pencereden gelen kahve kokusu burnuna ulaşıyor. Sokaklar sessiz ama yaşayan bir yer. Bir köşede oturmuş sohbet eden yaşlılar, başka bir yerde kepenk açan bir esnaf var. Elinde kahveyle yavaş yavaş yürümek güne başlamak için en iyi şey.
Biraz enerji toplayınca Kali Strata merdivenlerine geliyorsun. Limandan tepeye çıkan bu basamakları çıkmak kolay değil ama yukarı çıktıkça manzara her şeyi unutturuyor. Her durduğunda arkana bakıp limanı izliyorsun. En tepede Ano Symi ya da Chorio seni karşılıyor. Taş evler, dar sokaklar ve sessiz bir mahalle hayatı var. Kapı önlerinde sarkan çamaşırlar, duvarlara yaslanmış kediler, yaşanmışlık hissi her yerde kendini belli ediyor.
Öğle saatlerinde adanın diğer tarafına geçip Panormitis Manastırı’nı görmek iyi bir fikir. Küçük bir tekneye biniyorsun. Yol boyunca esen rüzgar ve denizin sesi insanın içini açıyor. Manastıra vardığında seni sade ama etkileyici bir yapı karşılıyor. İçeride dua eden birkaç kişi var, dışarıda ise gölgede oturanlar. Ortam huzurlu ve dingin.
Akşamüstü olunca deniz kenarında bir masa buluyorsun. Tholos Taverna bunun için en güzel yerlerden biri. Güneş yavaşça denize yaklaşırken sipariş ettiğin Symi karidesi geliyor. Küçük ama çok lezzetli. Yanında biraz ouzo, masada tatlı bir sessizlik. Gün boyu yaşadığın her şeyin keyfini çıkardığın an bu oluyor. Yorgunluk değil huzur kalıyor geriye.
Panormitis Manastırı
2. Gün
İkinci günümü denize ayırmak istedim. Sabah erkenden limandan kalkan küçük teknelerden birine atladım ve St. George Bay’e doğru yol aldım. Bu koya sadece deniz yoluyla ulaşılıyor ve bu da onu daha özel yapıyor. Kıyıya yaklaştıkça yükselen kayalıklar, koyu sarıya çalan taş duvarlar ve hemen altındaki masmavi suyun etkileyici bir manzarası var. Tekneden atlayıp suya girince bütün yol yorgunluğu üzerimden silinip gitti. Su serin ama tam kararında. Ne kalabalık var ne ses. Sadece rüzgar, hafif dalgalar ve uzaktan gelen birkaç çocuk sesi.
Öğleden sonrayı biraz daha sakin geçirmek istedim. Toli Beach'e geçtim. Sessiz, salaş ama bir o kadar güzel bir yer. Gölge bir köşede oturdum, yanımda getirdiğim kitabı açtım. Hafif bir rüzgar vardı. Sayfaları çevirmek bile keyifli geliyordu. Yanıma bir kadeh şarap söyledim. Etrafımda çok az insan vardı. Arada denize girip serinledim, sonra yeniden kitabıma döndüm. O saatlerde zaman neredeyse akmıyor gibi hissediliyor.
Akşam yemeği için limana döndüm. Manos Restaurant’a uğradım. Denize sıfır birkaç masası vardı, birine oturdum. Günlük çıkan ne varsa garson onu önerdi. Kalamar söyledim, yanına biraz da beyaz şarap. Her şey çok tazeydi. Yan masadan kahkaha sesleri geliyordu. Herkes sakindi ama bir şekilde keyfi yüksekti. Kendimi sanki uzun zamandır burada yaşıyormuşum gibi hissettim.
Gecenin sonunda Harani Bar’a geçtim. Küçük ve samimi bir yerdi. Masalar neredeyse suyun üstüne kurulmuştu. Hafif bir müzik çalıyordu. Bir kokteyl söyledim ve sadece oturdum. Ay yavaşça yükselmişti. Deniz siyaha dönmüştü. Gün bitmişti ama içimde kalan şey sadece yorgunluk değil, tuhaf bir hafiflikti. Symi’de zaman acele etmiyor. Senin de etmeni istemiyor.
Toli Beach
Symi’de Yeme-İçme Notları
Symi’de aç kalmak neredeyse imkansız çünkü adada her köşe başında sizi mutlu edecek lezzetler var. Kahvaltı için eğer Chorio’ya yolunuz düşerse The Olive Tree’u mutlaka deneyin. Orası tam ev rahatlığı veren bir yer; mis gibi ev yapımı reçeller, taze yumurtalar ve sıcacık kruvasanlar geliyor masanıza. Yanında küçük bir kahveyle güne başlamak keyifli oluyor gerçekten.
Gialos tarafındaysanız ve deniz manzarası eşliğinde sade bir kahvaltı yapmak isterseniz Lefteris’ Cafe’yi öneririm. Burada klasik Yunan kahvaltısını buluyorsunuz; zeytin, peynir, domates, taze zeytinyağı… Üstelik manzara o kadar güzel ki, gözünüzü bir an bile denizden ayıramıyorsunuz.
Öğle yemekleri için limanda, mezeleriyle meşhur Pantelis Restaurant iyi bir tercih. Mezeler taze, lezzetli ve paylaşmaya çok uygun. Biraz farklı bir şeyler denemek isterseniz Los Tapas Symi’ye uğrayabilirsiniz. Evet, adada tapas mı olur diye düşünebilirsiniz ama burada küçük tabaklarda sunulan çeşitli tatlar, adanın sakin havasına güzel bir hareket katıyor.
Akşam yemekleri ise bambaşka bir keyif. Tholos Taverna özellikle karidesiyle meşhur. Deniz kenarında, hafif meltem eşliğinde taptaze karideslerin tadı uzun süre aklınızda kalıyor. Manos Restaurant da favorilerim arasında; taze deniz ürünleri ve yanında ouzo ile gerçek bir Ege akşamı yaşatıyor. Odyssia ise biraz daha romantik bir ortam arayanlar için ideal. Şık ama samimi, güzel şaraplar ve lezzetli yemekleri var.
Gece hayatı ise çok hareketli değil ama kendine has bir ruhu var. Akşam 11’den sonra Harani Bar’a uğrayın derim. Burası biraz gizli kalmış ama Symi’nin en samimi mekanlarından biri. Küçük, rahat, ara sıra canlı müzik ya da güzel sohbetler duyabileceğiniz bir yer. Vapori Bar ise bazen DJ çıkıyor, bazen de sadece hafif rüzgar ve denizin sesiyle sakin kalıyor. İster dans etmek ister oturup sohbet etmek için ideal mekanlar.
Pantelis Restaurant
Symi’de En Güzel 3 Plaj
Symi’de denize girmek için üç favori yerim var ve her biri bambaşka bir deneyim yaşatıyor.
- St. George Bay. Buraya ulaşım sadece tekneyle mümkün diye kulağınıza gelmiş olabilir ve “Vay canına, zor giderim ben oraya” diye düşünebilirsiniz ama aslında çok basit ve kesinlikle değiyor. Tekneler sabah saatlerinde Gialos Limanı’ndan kalkıyor ve yaklaşık 15-20 dakikada koyda oluyorsunuz. Gözünüzde büyütmeyin, o masmavi su, etrafı saran kayalıklar ve sessizlik tüm yorgunluğunuzu alıyor. Suyun berraklığı öyle güzel ki, adeta dibini görebiliyorsunuz.
- Nanou Beach. Burası biraz daha sessiz, kalabalıktan uzak, doğayla baş başa kalmak isteyenlerin cenneti gibi. Plaj taşlık ama su o kadar temiz ve serin ki, içine girdiğiniz anda rahatladığınızı hissediyorsunuz. Yanınızda kitap, güneş gözlüğü ve biraz sabır varsa, burada birkaç saat geçirmek büyük bir terapi gibi.
- Toli Beach. Burası bana hep huzurun ve sakinliğin adresi gibi gelir. Şezlonglar rahat, deniz yumuşak ve çevresi sessiz. Güneşin altında uzanıp, hafif bir esintiyle kitap okumak ya da sadece denizi seyretmek için birebir. Burası adeta küçük bir kaçış noktası, stres ve gürültüyü unutturuyor.
Nanou Beach
Symi’de Konaklama Önerileri
Iapetos Village: Sömbeki’nin tam kalbinde yer alan Iapetos Village, etrafı palmiye ağaçlarıyla çevrili, geniş ve huzurlu bir bahçeye sahip. Taş döşeli avlularıyla geleneksel bir Ege köyü havası yakalıyor. Tesisin odaları da aynı sıcaklığı yansıtıyor; konforlu ve samimi. Wi-Fi ücretsiz ve hemen her yerde çekiyor, yani bağlantınızı koparmak zor. Havuz ise tam dinlenmek için ideal; serbest şekilli, yanındaki bar ise serinletici içeceklerle sizi bekliyor. Bir de sauna var ki, uzun bir günün sonunda rahatlamak için birebir. Burada kalmak, hem merkeze yakın olmak hem de doğayla iç içe sakin bir tatil yapmak isteyenler için güzel bir seçenek.
Cavo apartment: Sömbeki’de, Nos Plajı’na sadece 700 metre uzaklıkta yer alan Cavo Apartment, yeni tadilat görmüş odalarıyla sizi karşılıyor. Ev rahatlığında, ferah ve modern bir ortam sunuyor. Ücretsiz Wi-Fi sayesinde internete kolayca bağlanabiliyorsunuz. Ayrıca geniş terasında oturup temiz havanın ve güzel manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Plaja yakınlığıyla hem denize girmek hem de sakin bir konaklama yapmak isteyenler için güzel bir seçenek.
Türkiye’den Symi’ye Nasıl Gidilir?
Bodrum → Rodos → Symi
Bodrum’dan Rodos’a feribot (2–2.5 saat)
Rodos’tan Symi’ye feribot: 1–1.5 saat
Feribot fiyatı: Rodos–Symi arası gidiş-dönüş €46–€50 civarı
(Direct Ferries, Dodekanisos Seaways üzerinden alınabilir)
Alternatif: Dalaman → Rodos uçuşu + feribot kombosu