Kavala’da Gezilecek ve Görülecek Yerler
Mavi Şehir, Yunan Monte Carlo'su, tüm bunlar gittiğim şehre bağlanan isimler...
Haksız yere Selanik'in gölgesinde kalan Kavala, Kuzey Yunanistan'ın gerçekten gizli kalmış bir mücevher. Kavala körfezin etrafında kıvrılan büyük bir at nalını andırıyor ve adı da buradan geliyor.
Çok fazla tarihe sahip, birçok doğal güzelliğe sahip ve insanlar Selanik'e göre daha rahat burada.
Kavala’da tüm yürüyüşler, insanların yerel mutfağın tadını çıkarmak için oturdukları yelken kulübünün yakınındaki limanda başlıyor ve bitiyor. Akşamları tüm arabalar bölgeyi terk ediyor ve limanın etrafındaki alan geniş bir yaya bölgesi haline geliyor.
Kavala’yı keşfetmek için bir gün aslında yeterli değil, çünkü bu büyüleyici şehirde görülmesi gereken o kadar çok şey var ki... Ama zamanı sınırlı olanlar için, işte benim özel Kavala turum;
Panagia
2500 yıllık köklü bir geçmişe sahip Kavala, iki bölüme ayrılıyor: Palia Poli (Eski Şehir) ve Nea Poli (Yeni Şehir). Şehrin tarihi kalbi olan Panagia, cumbalı evleri, rengarenk konakları, avlularıyla süslenmiş dar Arnavut kaldırımlı sokakları ve eşsiz tarihi dokusuyla adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Eskiden Kavala sadece Panagia Yarımadası ile sınırlıydı, ancak Osmanlı döneminde halk, şehrin duvarlarının dışına taşarak bugünkü yeni bölgeyi inşa etmeye başladı. Günümüzde kent sakinlerinin çoğunluğu modern Nea Poli’de yaşıyor olsa da, Kavala’nın gerçek ruhu hala Castro Kalesi’nin eteklerinde, eski mahallede, tarih kokan sokaklarda ve geleneksel evlerde hissediliyor.
Tarihi su kemeri Kamares’i geçer geçmez başlayan Panagia Mahallesi, sizi şehrin en yüksek noktasındaki görkemli Kavala Kalesi’ne götüren bir keşif yolculuğuna davet ediyor. Yokuşlu ve bol merdivenli dar sokakları tırmanmak biraz efor gerektirse de, bu yolculuk sırasında sık sık mola verebileceğiniz şirin kafe ve restoranlar sayesinde enerjinizi tazeleyebilir, etkileyici manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Kavala, hem geçmişe tanıklık etmek hem de huzur dolu bir atmosferin keyfini sürmek isteyenler için vazgeçilmez bir destinasyon.
Panagia’da görülmesi gereken yerler
Kavala Kalesi
Şehrin en yüksek noktasında yer alan ve ziyaretçilere tarihi bir atmosferle birlikte nefes kesici manzaralar sunan bir yapı. Bizans döneminden Osmanlı’ya uzanan köklü geçmişiyle, Kavala Kalesi sadece bir savunma yapısı değil, aynı zamanda şehrin kalbine ve ruhuna açılan bir kapı. Şehrin 360 derecelik muhteşem bir manzarasına sahip. Kavala’nın geçmişine ve kültürel zenginliğine tanıklık etmek isteyenler için vazgeçilmez bir durak. Kale içinde cumbalı Türk evleri de bulunuyor ve bu evler günümüzde açık hava tiyatrosu olarak kullanılıyor.
Kamares Su Kemeri
Kavala'yı eski ve yeni şehir olarak ayıran bu su kemeri, ilk olarak Roma döneminde su temini ve savunma amacıyla inşa edilmiş. Kanuni döneminde ise daha da genişletilerek 60 gözden oluşan ihtişamlı bir yapıya dönüştürülmüş. 1911 yılına kadar orijinal işlevini sürdüren kemer, bugün ise Kavala’nın iki bölgesini birbirine bağlayan bir geçit gibi. Şehrin panoramik manzarasına eşlik eden kemerler, hem Kavala’nın geçmişine ışık tutar hem de ziyaretçilerini adeta büyüler. Palia Poli'nin (Eski Şehir) başladığı noktada yükselen bu anıtsal kemerler, sizi Panagia Mahallesi’nin tarihi sokaklarına ve şehrin kültürel mirasına doğru bir keşfe davet ediyor. Özellikle akşamları aydınlatıldığında, eşsiz bir görsel şölen sunuyor.
Tütün müzesi
Kavala bir zamanlar tütünün dünyanın dört bir yanına dağıtıldığı ana merkezmiş. 1913 yılında Kavala'da 50 tütün şirketi ve 160 tütün deposu varmış. Binlerce Hıristiyan, Müslüman ve Yahudi tütün endüstrisinde istihdam ediliyormuş burada.
Tütün, girişimciler için büyük karlar sağlıyormuş, bu nedenle Kavala'daki evleri, "ne kadar büyük o kadar iyi" ilkesine göre, sahibinin zenginliğine tanıklık eden neoklasik tarzda dağılım göstermiş. Tütün tüccarları o kadar zenginmiş ki eşlerinin sigaralarını gerçek parayla yakarlarmış!
İmaret
Bu büyüleyici yapı, bir Türk komutanı olan Muhammed Ali tarafından 1817 yılında memleketine hediye olarak inşa edilen Osmanlı mimarisinin seçkin bir örneği. Bu bina aynı zamanda İslam'ın öğretildiği bir okul olarak da hizmet vermiş.
Müslümanların ruhani yaşamının merkezi olarak tasarlanmış, daha sonra mülteciler için bir sığınağa dönüştürülmüş ve bugün bir otele dönüştürülmüş. Bu otel bizim de konakladığımız yer. Tavsiye ederim.
Halil Bej Cami
Bir başka kiliseden camiye, camiden kiliseye dönüşen yapılarından biri de bu mekan. Aziz Petrus Kutsal Ortodoks Kilisesi'nin temelleri üzerine inşa edilen bu cami, özellikle iç mekan tasarımının zarafetiyle öne çıkıyor. Cam zemin sayesinde bazilikanın kalıntılarını görmek mümkün. Bugün ise bu tarihi yapı, Kavala Filarmoni Orkestrası'na ev sahipliği yapmakta.
Mohammad Ali Evi
Bu ev aslında eski kentte de bulunan bir meydanda yer alıyor. Ev aynı zamanda Osmanlı mimarisinin harika bir örneğini temsil ediyor. İlk bölüm: erkek odaları, paşanın özel odaları ve misafir odalarından oluşuyor. İkinci bölüm ise kadınlar mahfili, hamam ve sofadan oluşuyor.
Meydanda Ali Paşa'ya ait bir anıt bulunmakta ve burada kılıç sembolik olarak kınına sokulmuş, bu da Paşa'nın eve döndüğü anlamına geliyor. Mısır'da da zafere yürüyüşü temsil eden çekilmiş kılıçlı benzer bir heykel bulunuyor.
Bu meydanda ayrıca bir düğüne tanıklık ettiğimiz Meryem Ana Kilisesi de bulunmakta.
Aziz Nikolaos Kilisesi
Yerel halkın daveti üzerine Hıristiyanlığı vaaz etmeye gelen Havari Pavlus'un ziyaret ettiği yeri işaretleyen bir anıt. Su kemerini geçip eski kente adım attığınızda karşılaştığınız ilk tarihi yapı, camiye dönüştürülmüş Ayasofya örneğinden farklı bir hikayeye sahip. Pargalı İbrahim Paşa tarafından cami olarak inşa edilen bu yapı, 1926 yılında kiliseye dönüştürülmüş. Önünde ise Aziz Pavlos’a adanmış bir anıt yer alıyor.
Denizcilik Müzesi
Kavala'nın tarihi limanına oldukça yakın bir konumda bulunan bu müze, bölgenin denizcilik mirasını sergileyen geniş bir koleksiyona sahip. Müze, antik dönemden Osmanlı İmparatorluğu'na, günümüzden önceki yıllarda bölgenin denizcilik kültürünü ve önemli denizcilik olaylarını ayrıntılı bir şekilde yansıtan objeler, haritalar, gemi maketleri ve eski denizci ekipmanlarıyla donatılmış. Hem denizci geçmişini hem de bu mirasın şehrin bugünkü yaşamına nasıl yansıdığını keşfederken, Kavala'nın tarihi limanını da yakından görebilirsiniz.
Kavala Körfezi balık açısından zengin ve bu müzenin de bize gösterdiği gibi deneyimli balıkçılarıyla tanınıyor.
Briki kahve dükkanı
Kavala'nın merkezinde yer alan ve geleneksel Yunan kahvesi deneyimini en iyi şekilde sunan popüler bir mekan. Bu küçük, samimi kahve dükkanı, özellikle "briki" adı verilen geleneksel Yunan kahvesiyle ünlü. Briki, kahvenin ağır bir cezvede yavaşça kaynatılmasıyla yapılan, bol köpüklü ve yoğun aromalı bir içecek. Briki Kahve Dükkanı, bu geleneği modern bir atmosferle birleştirerek hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çekiyor.
Belediye Binası
Kavala şehir merkezinin en dikkat çeken yapılarından biri. 1990’ların başında, Macar bir tüccarın evi olarak inşa edilen bu bina, dönemin mimari anlayışını yansıtan zarif bir tasarıma sahip. İki katlı yapısı, detaylı işlemeleri ve özgün dış cephe tasarımıyla dikkat çekiyor. Özellikle neoklasik tarzı ve simetrik yapısı ile Kavala’nın modern mimari mirasına katkıda bulunan Belediye Binası, şehri ziyaret edenlerin ilgisini çekiyor. Hem estetik hem de işlevsel olarak önemli bir yapı olan bu bina, Kavala’nın tarihi dokusuyla uyumlu şekilde yerleşen, görülmesi gereken bir mimari eser.
Filippi Arkeoloji Alanı
Kavala’nın yaklaşık 15 kilometre dışında yer alan, antik döneme dair en değerli kalıntıları barındıran bir UNESCO Dünya Kültür Mirası alanı. Bu bölge, Milattan Önce 350'li yıllara kadar uzanan kalıntılar, anıtlar ve yapılarla dolu. Özellikle, Helenistik ve Roma dönemlerine ait kalıntılar, bölgenin tarihsel zenginliğini gözler önüne seriyor. Arkeolojik alanda yer alan amfi tiyatro, geçmişteki görkemini hala koruyan ve günümüzde konserler, etkinlikler gibi kültürel aktivitelerin düzenlendiği bir alan haline gelmiş. Ziyaretçiler, tarihi tiyatroda, antik çağlardan günümüze ulaşan etkileyici bir atmosferde müzik dinleyebilir ya da gösteriler izleyebilir. Filippi, hem tarih meraklıları hem de kültürel etkinliklere ilgi duyanlar için eşsiz bir keşif alanı.
Boş bir yer bulabilirseniz Panagia gezisinin son yürüyüşü burada sona eriyor... Şehrin en güzel manzarasına sahip.
Kavala'daki günümü işte böyle bitirerek otelime çekiliyorum…
Bu yazı buzdağının sadece görünen kısmı. Kavala ve çevresinde keşfedeceğim daha çok şey var. İleriki yazılarımda farklı yerlerinden bahsetmeye devam edeceğim.
Kavala’da Yeme İçme Önerileri
Konstantaki Aile işletmesi, ahtapotlu humus mutlaka denenmeli. (Nea Peramos)
To Kanoni Tarihi bir bina içinde. Özellikle et yemekleri ve mezeleri denemeye değer.
Kouzina Efkarpia Şehir merkezine yakın bir konumda.Menüsünde zeytinyağlılar, mezeler ve ana yemekler bulunuyor.
Taverna To Filaraki Fırın yemekleri ve taze deniz ürünleri. (Palio)
Savvas Seafood Biz Türklerin tercihi, deniz kenarında. Denize özlemimiz sağolsun☺️
Evangelou Confectionary Profiterol cenneti! Kendi malzemelerinizle yapın. ( merkezde)
Taverna Vosporos Aile işletmesi, deniz ürünleri ve ev yemekleri. Canlı müzikli akşamlara hazır olun. (merkezde)
Kavala'da Otel ve Konaklama Önerileri
https://www.kucukoteller.com.tr/kavala-otelleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.