Haziran Ayında En Güzel 10 Balayı Oteli
15 saat önce 34 görüntülenme

Haziran Ayında En Güzel 10 Balayı Oteli

Balayı, hayatınızın en özel başlangıçlarından biri. Onca telaş, hazırlık, koşturmacadan sonra “şimdi biraz sadece ikimiz olalım” dediğiniz o an. Düğün bitmiş, yorgunluk üzerinizden yavaşça atılırken, el ele tutuşup gideceğiniz o ilk balayı tatili çok şey ifade ediyor. Hem dinlenmek, hem paylaşmak, hem de o “biz artık bir aileyiz” duygusunu tam anlamıyla hissetmek için en güzel zaman dilimlerinden biri. Haziran ayında balayı yapmaksa bambaşka bir keyif. Hava ne bunaltıcı sıcaklıkta, ne de bahar gibi belirsiz. Deniz ısınmış, doğa capcanlı, her yer henüz kalabalığa boğulmamış. Tam anlamıyla huzur. Bu yazıda, “keşke hiç bitmese” diyeceğiniz o ilk tatil için Türkiye’nin dört bir yanından seçtiğimiz en güzel, en keyifli 10 balayı otelini bir araya getirdik. Kimisi sessiz bir koyda, sadece rüzgarın ve dalgaların sesiyle uyanacağınız kadar sakin. Kimisi biraz daha konforlu, biraz daha şımartılmak isteyen çiftler için. Hepsi sizi dinlemeye, ağırlamaya, mutlu etmeye hazır.

Haziran Ayında Baştan Çıkarıcı 10 Balayı Oteli

  1. Bademli Bahçe Hotel, +18, Söğütköy
  2. Casa Daracia, +15, Bozburun
  3. Avlu Cunda, +12, Ayvalık
  4. Karia Bel, +12, Marmaris
  5. Med-Inn Hotel Güllük, Milas
  6. Patara Prince Hotel & Resort, Kalkan
  7. Assos ZeytinHan Hotel, Assos
  8. SASA Hotel ve Restoran, +12, Sapanca
  9. Museum Hotel, +16, Nevşehir
  10. Suna Sun Hotel, +14, Kaş

Bademli Bahçe Hotel, +18

Bazen bir yere ilk adım attığınızda hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Bademli Bahçe Hotel tam da böyle bir yer. Sokaktan bakınca sade ve sessiz ama içine girdiğinizde sizi yavaşça içine alan bir huzur, bir dinginlik sarıyor. Bazı odalarından Ege’nin maviliğiyle göz göze geliyorsunuz. Gün batımı saatlerinde, kelimelere değil sessizliğe ihtiyaç duyduğunuz zamanlar oluyor. Kuş sesleri, uzaktan gelen hafif bir rüzgar, belki bir yaprağın kıpırtısı, gerisi sadece siz ve o an. Bademli Bahçe, geniş bir araziye yayılmış. Bu sayede otelin kendi meyve sebzeleri bahçede, organik olarak yetiştiriliyor. Sabah kahvaltısında tabağınıza gelen domatesin, zeytinin, yeşilliğin dalından koparıldığını bilmek bile yeterli ama bir de lezzetlerini tadınca otelin neden bu kadar özel olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Bademli Bahçe sadece +18 misafir kabul ediyor, yani sessizlik ve mahremiyet gerçekten öncelik. Balayında olanlar ya da “biraz baş başa kalalım” diyen çiftler için biçilmiş kaftan. Bademli Bahçe’ye kadar gelmişseniz, civarı da keşfetmeden dönmeyin. Serçe Limanı’ndan tekneye binip Bozukkale’nin tarih kokan kalıntılarına yüzünüzü dönün. Yolunuzu Bayır Köyü’ne düşürün, bir çınar ağacının gölgesinde serin bir mola verin.

Bademli Bahçe Hotel, +18Casa Daracia, +15

Türkiye’de hala öyle yerler var ki, sanki zaman oralara hiç uğramamış. Casa Daracia da o yerlerden biri. Bozburun’un en sakin köşesinde, yalnızca tekneyle ulaşılabilen bu küçük ve zarif otel, kalabalıktan uzaklaşmak, sadece doğayı ve birbirini duymak isteyen çiftler için adeta saklanmış bir yer. Casa Daracia’nın mottosu çok net: "Kendin gibi kal." Bu yüzden her şey abartıdan uzak, her şey sade ama o sadeliğin içindeki şıklık insanın kalbine dokunuyor. Tüm odalar denize bakıyor ama öyle “gösteriş olsun” diye değil, doğanın bir parçasıymış gibi, dingin, sessiz ve zarif. Otel yalnızca +15 yaş üzeri misafirlere açık. Bu da demek oluyor ki sabahları uyanırken sizi sadece dalgaların sesi, uzaktan gelen kuş cıvıltıları karşılıyor. Tatilde “gerçekten dinlenmek” isteyenler için birebir. Bir çift balayından döndükten sonra, “Görür görmez ‘burası’ dedik. Sessizlik, doğa, deniz… Balayımız için daha iyisi olamazdı.” Gerçekten de bu cümle bu yerin ruhunu çok güzel anlatıyor. Telaşlar geride kalıyor, sadece siz kalıyorsunuz, birbiriniz ve doğa. Bozburun’a kadar gelmişken çevreyi gezmeyi de unutmayın. Asarcık Şarap Bağları’nda bir gün batımı izleyin mesela ya da Taşlıca Köyü’ndeki Phoneix Antik Kenti’ne uğrayın. Bu toprakların binlerce yıl öncesine dokunmak, balayınıza başka bir anlam katabilir. Bazen lüks değil, gerçek olan şeyler daha unutulmazdır ya hani Casa Daracia işte tam böyle bir yer.

Casa Daracia, +15Avlu Cunda, +12

Haziran ayı geldi mi, Cunda bir başka güzelleşiyor. Sabahları serin bir meltem esiyor, taş sokaklara yaslanmış begonviller canlanıyor, deniz sabah sabah bir ayna gibi parlıyor. Tam da bu zamanda Avlu Cunda balayında aradığınız o huzuru bulabileceğiniz yerlerden. Cunda’nın merkezine yürüme mesafesinde ama bir o kadar da sessiz ve dingin bir köşesinde yer alıyor. Sadece +12 yaş üzeri misafir kabul etmesi, burayı özellikle çiftler için daha da cazip kılıyor. Avlu Cunda'nın sadece sekiz odası var. Bu da size, kalabalıktan uzak, daha özel bir deneyim yaşatıyor. Odalar, bohem ve sade bir şıklıkla döşenmiş. Gerçekten de “kendi evimizde gibiydik” diyen birçok misafir olmuş. Bir yorumda şöyle diyor bir çift: "Konumu merkezi ama bir o kadar da sessizdi. Kahvaltısı, ilgileri ve otelin sıcak atmosferi sayesinde balayımız huzur dolu geçti." Kahvaltılar ise başlı başına bir deneyim. Taze Ege ürünleriyle hazırlanan tabaklar, sabah güne Ege serinliğinde başlamanızı daha da keyifli hale getiriyor. Gün içinde serinlemek isterseniz, otele ait olan Anda Beach & Rooms sahil alanını ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Denize sıfır bir iskele, hafif müzik, serin bir içki balayında hayal ettiğiniz o "hiçbir şey yapmama hali" burada tam anlamıyla mümkün. Ayrıca, Anda Beach içinde yer alan Sinyor Bar, gün batımında denize karşı hafif müzik eşliğinde bir kokteyl içmek için ideal. Otelin kendi restoranı Anda Restaurant ise Girit ve Ege mutfağının en leziz örneklerini deneyebilirsiniz. den oldukça memnun. Cunda’da kalmak demek sadece dinlenmek değil, keşfe çıkmak da demek. Tarihi Rum evlerinin olduğu dar sokaklarda yürüyüşe çıkabilir, Tabiat Parkı’nda doğa ile baş başa kalabilirsiniz. Akşam yemeğinizde mutlaka papalina siparişi verin, bölgenin en özel balıklarından biri. Vaktiniz varsa, sadece 10 dakikalık bir yolculukla Ayvalık’a geçip orada da gününüze keyifli bir dokunuş katabilirsiniz. 

Avlu Cunda, +12Karia Bel', +12

Karia Bel’ Otel’e adım attığınızda, kendinizi sadece konakladığınız bir yerden çok daha fazlasında hissediyorsunuz. Her oda, özel terasıyla size denizin sakin maviliğini sunuyor, bazı odalardan Simi Adası’nın uzak silueti göz kırpıyor, bazılarındansa Bozburun Koyu’nun huzur dolu manzarası. Sabahları kuş sesleriyle uyanmak, akşamları ise mum ışığının yumuşak ışığında denize bakarak sohbet etmek burada hayatın en güzel ritmi haline geliyor. Yemek zamanı geldiğinde, otelin restoranında sadece karnınızı doyurmuyorsunuz, burası, günün tüm yorgunluğunu alıp ruhunuzu okşayan bir deneyim yaşatıyor. Deniz kıyısında, mum ışığı altında özenle hazırlanmış yemekleri tadarken, içinizde tarifsiz bir huzur beliriyor. Burası öyle özel ki, tekrar tekrar gelmeyi planlıyorsunuz. Burada zaman geçirmek, Karia Yolu’nda el ele yürümek, eski kalıntıları keşfetmek ve tekneyle gizli koylara gitmek gibi küçük mucizelere dokunmak demek. Bozburun’un berrak sularında yüzmek ise, tüm stres ve şehir karmaşasından arınmak için adeta bir terapi. Haziran ayında balayına çıkacak çiftler için Karia Bel’ gerçek bir sığınak. Sessizliği, doğallığı ve samimiyetiyle kalbinize dokunan, ruhunuzu besleyen bir yer burası. Birlikte sadece biz varız diyebileceğiniz, özel ve anlamlı anlar yaşayacağınız yerlerden.

Karia Bel', +12Med-Inn Hotel Güllük

Bazen sadece her şeyden uzaklaşmak istersin. Gürültüden, kalabalıktan, bitmek bilmeyen bildirimlerden. Tam da böyle anlar için Ege’nin saklı köşelerinden biri olan Med-Inn Hotel, Güllük koyunun sakin ve tarih kokan kıyısında yer alıyor. Denize sadece birkaç adım uzaklıkta bulunan bu otel, sabahları yerel üreticilerden gelen doğal ürünlerle hazırlanan kahvaltısıyla güne keyifle başlamanı sağlıyor. Her şeyin güvenilir kaynaklardan geliyor olması burada kendini güvende ve de iyi hissettiriyor. Güllük’te zaman yavaş akıyor, telaş yerini huzura bırakıyor. Gündüzleri çevrede kısa yürüyüşlere çıkabilir, Çomakdağ Köyü’nde geçmişin izlerini sürebilir, deniz kenarında taze balıkla günün tadını çıkarabilirsin. Yöresel şarap tadımları ise buranın ruhunu biraz daha yakından tanımanı sağlıyor. Burası sadece bir koy değil, aynı zamanda Hermiyas efsanesinin izlerini taşıyan, mitolojik ve mistik bir coğrafya. Ege’nin her köşesinde bir hikaye saklıdır derler ama buradaki atmosferin başka bir büyüsü var. Gün batımında sahilde yürümek, akşamları ise Ata 1935 Restaurant’ta taptaze deniz ürünlerini deneyimlemek bu büyünün bir parçası. Hayatın karmaşasından yorulanlar, kalabalıklardan uzaklaşmak isteyenler, sessizliği ve konforu birlikte arayan çiftler için tam anlamıyla bir kaçış noktası. 

Patara Prince Hotel & Resort

Haziran ayı, Akdeniz’in güneşi tam kararında, ne yakıyor ne kaçıyor. Sanki zaman buraya biraz daha yavaş akmak için uğramış gibi. Dik bir yamacın eteğine kurulmuş, taş evlerin birbirine yaslandığı, begonvillerin cumbalardan sarktığı bir Akdeniz kasabası. Kalkan hala ruhunu kaybetmemiş nadir yerlerden. Sessiz, içten, zarif. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında gezinirken bir çeşmeye, eski bir kiliseye, ya da günün her saatinde keyifli olan deniz kenarı restoranlardan birine denk geliyorsun. Her köşe fotoğraf gibi. Her nefes deniz kokuyor. Patara Prince Hotel de denize sıfır, zeytin ve çam ağaçlarının arasında, adeta yeşilliklerin içinden fışkırmış bir Akdeniz rüyası gibi. Teras odaları sade ama etkileyici. Superior Deniz Manzaralı Akdeniz Teras Odasıysa bu özel gün için biçilmiş kaftan. Merdivenlerden üç-beş adım inince tertemiz, pırıl pırıl bir deniz sizi bekliyor. Gün içinde bir havuza, bir denize, biraz gölgede kitaplara, biraz da manzaraya dalıyorsunuz. Gün batımıyla birlikte otelin deniz kenarındaki restoranına geçebilir, Akdeniz mutfağından esintiler, bir kadeh şarap, hafif esen rüzgar ve karşıda batan güneş sadece romantik değil, adeta büyülü. Huzur arayanlar, kalabalıktan uzaklaşmak isteyenler, özel bir şey yaşamak isteyenler için. Özellikle de balayı çiftleri için ideal bir yer.

Patara Prince Hotel & Resort

Assos ZeytinHan Hotel

Haziran ayında balayını planlayanlar için sessiz, doğayla iç içe, tarih kokan bir rota arıyorsanız, Assos’un en güzel köşelerinden biri olan Sokakağzı’nda bulunan Assos ZeytinHan Hotel’i mutlaka listenize ekleyin. Assos, doğanın ve tarihin özgün dokusunu koruyan nadir yerlerden biri. İnsan sesi, bu bereketli topraklara ulaştığında doğanın sakinliğiyle bütünleşiyor. Bu atmosferde güne başlamak, ruhunuzu dinlendirecek eşsiz bir deneyim. ZeytinHan Hotel, eski bir zeytinyağı fabrikasının restorasyonu sonucu ortaya çıkan küçük bir otel. Taş ve ahşabın sıcak dokunuşlarıyla yeniden hayat bulan bu mekan, denize sıfır konumu ve Midilli Adası’na nazır harika manzarasıyla ön plana çıkıyor. Tüm odalar balkonlu, ferah ve denize dönük, özellikle sakinlik ve doğa arayan balayı çiftleri için biçilmiş kaftan. Güne otelin önündeki bahçede, denizin hemen dibinde yapılan kahvaltıyla başlamak, akşamlarıysa A’la Carte restoranda zeytinyağlıların ve taptaze balıkların tadına varmak burada tatilin ayrıcalığı. İskeleden temin edilen balıklar, unutulmaz lezzetler sunuyor. Otel, sessizliği korumak adına sadece +12 yaş üstü konuklara hizmet veriyor. Evcil hayvan kabul edilmiyor. 22 oda ile samimi ve huzurlu bir ortam sağlanıyor. Çevrede zaman ayırmanız gereken yerler ise Kadırga Koyu, Sivrice Koyu, Assos Antik Kenti, Babakale ve Kaz Dağları gibi doğa ve tarih zenginlikleri. Assos ZeytinHan Hotel

SASA Hotel ve Restoran, +12

İstanbul’a bu kadar yakınken, doğanın tam kalbinde sakin ve huzurlu bir yer arıyorsanız, Sapanca'yı tercih edebilirsiniz. Hele bir de Sapanca Gölü’nün kıyısında, gün batımının gölü bambaşka bir ışıkla doldurduğu SASA Hotel ve Restoran’ı keşfederseniz, bambaşka bir dünyaya adım atmış gibi hissedersiniz. Haziran ayında balayını burada geçirmek isteyen çiftlere çok uygun. SASA, sadece +12 yaş üstü misafir ağırlıyor, bu da demek oluyor ki, sessiz, sakin, sevdiğinizle baş başa kalabileceğiniz huzurlu bir ortam var. Sadece 10 bungalov odası var ve hepsi balkonlu, göle karşı. Böyle küçük, samimi bir yerde, doğanın tam içinde olmak insanı rahatlatıyor, kalabalıktan uzaklaşıp kendinize zaman ayırmanızı sağlıyor. Restoranı da ayrı bir güzellik. Menüde öne çıkan levrek buğulama, o kadar lezzetli ki, yemeye doyamıyorsunuz. Kuzu incik ve dana kaburga da favoriler arasında. Tatlılarda ise ev yapımı cheesecake, kekler ve magnolia en çok tercih edilenler. Akşam yemeği için mutlaka rezervasyon yaptırmanızı öneriyoruz, böyle özel lezzetleri, gölün ve doğanın huzuruyla birlikte yaşamak gerçekten farklı bir deneyim yaşatıyor. Sapanca sadece otelden ibaret değil, göl kenarında uzun yürüyüşler yapabilir, ormanın içinde ATV turuna çıkarak doğanın tadını çıkarabilirsiniz. 

SASA Hotel ve Restoran, +12

Museum Hotel, +16, Nevşehir

Kapadokya denince akla gelen en özel yerlerden biri Museum Hotel. Burası, binlerce yıllık kaya ve taş dokusunun, dört yıl süren titiz bir restorasyonla günümüze taşındığı, adeta bir açık hava müzesi gibi. Tarih ve sanatın içinde unutulmaz bir deneyim yaşamak için de ideal. Hani rüyada mısınız, değil misiniz diye düşünürsünüz ya, işte burası tam öyle bir yer. Toplamda 30 tane taş odası var ve her biri birbirinden özel. Otelin dekorasyonunda kullanılan antikalar, tarih kokan atmosferi tamamlıyor. Geniş bir tünelden geçerek ulaşılan bazı odaların içinde bile çeşmesinden şarap akan bir oda var, böyle eşsiz detaylar, burada kendinizi ayrıcalıklı hissetmenizi sağlıyor. Kapanç, sıkışık bir yer değil, tam tersine ferah ve huzurlu. Sabah kahvaltısındaysa insanın aklı duruyor. Taptaze, odun ateşinde pişirilen gözlemeler, çeşit çeşit ev yapımı reçeller ve ekmekler, otelin ekolojik bahçesinden gelen doğal ürünlerle birleşince, kahvaltı sadece bir öğün değil, adeta bir şölene dönüşüyor. Lil’a Restoran’da ise Anadolu’nun geleneksel tatları, modern yorumlarla harika bir şekilde sunuluyor. Şef Saygın Sesli’nin elinden çıkan yemekler o kadar lezzetli ki, ister istemez “Bir dahaki sefere yemek dersine de katılayım” dedirtiyor. Sabah erken saatlerde havuza girdiğinizde, rengarenk balonların gökyüzüne yükselişini izlemek, hayatınızda yaşayabileceğiniz en sakin ve büyülü anlardan biri oluyor. Doğanın, tarihin ve lüksün kusursuz birleşimi, sevdiğinizle geçireceğiniz zamanları çok özel kılıyor. Burada her an, sanki sadece size aitmiş gibi hissettiren o atmosferi yaşamak, balayı anılarınıza unutulmaz bir tat katacak.

Museum Hotel, +16, Nevşehir

Suna Sun Hotel, +14

Haziran ayında balayını unutulmaz kılmak isteyen çiftler için Kaş’ın sakin ve huzurlu köşesi, Suna Sun Hotel adeta tam bir saklı cennet gibi. Çukurbağ Yarımadası’nın eşsiz doğasında, denize sıfır konumuyla, burada uyanmak başka bir dünyaya adım atmak gibi. Şehre dair tüm karmaşadan uzakta, sadece doğanın dinginliği ve sevdiğinizin varlığı var. Suna Sun Hotel, özellikle 14 yaş üstü konuklara hitap eden, sessizliği ve özel atmosferiyle balayı çiftleri için biçilmiş kaftan. Otelin az sayıda, şık ve rahat odaları, çoğu deniz manzaralı balkonuyla güne başlamayı ve gün batımını eşsiz kılıyor. Romantik jakuzili odalarsa, sevgilinizle baş başa geçireceğiniz anları daha da özel yapacak detaylardan. Burada güne enfes bir kahvaltı ile başlamak, ev yapımı reçeller, taptaze ürünlerle dolu sofralarda ruhunuzu ve de bedeninizi doyurmanız mümkün. Yemeklerde otelin kendi çiftliğinden gelen organik malzemeler kullanılıyor, bu da lezzetlerin doğallığını ve tazeliğini garanti ediyor. Denize hemen adımınızı attığınızda karşılaştığınız berrak su ve platformdan serbestçe atlayışınız, sanki yıl boyunca biriken tüm yorgunluğu üzerinizden alıyor. Akşamları ise Kaş’ın tarihi atmosferinde gezip, lavanta kokuları arasında hafif yürüyüşler yapabilir, hatta Haziran ayında Kaş Kısa Film Festivali’ndeki açık hava gösterimleriyle tarihle iç içe, romantik anlar yaşayabilirsiniz. Balayı çiftleri için otelin sunduğu küçük ama anlamlı dokunuşlar da var. Kaş’a İstanbul ya da Antalya’dan rahatça ulaşabilir, kalabalıklardan uzakta doğa ve denizin kucağında, sevdiğinizle baş başa, sakin ve keyifli bir balayının tadını çıkarabilirsiniz. 

Suna Sun Hotel, +14

Hala karar veremediyseniz, sizi birbirinden cazip ve romantik tüm balayı otellerimize göz atmaya davet ediyoruz.