Nisan Ayında Gidebileceğiniz En Güzel 10 Otel Önerisi
1 ay önce

Nisan Ayında Gidebileceğiniz En Güzel 10 Otel Önerisi

Baharın en güzel zamanı olan nisan, doğanın uyanışını hissetmek, biraz tazelenmek ve yeni yerler keşfetmek için harika bir dönem Ne çok sıcak ne çok soğuk, çiçeklerin açtığı, kuşların daha bir neşeyle öttüğü, denizin rengiyle gökyüzünün yarıştığı günler. İster sahilde deniz kokusuyla güne başlamak, ister dağların sessizliğinde huzur bulmak isteyin; Türkiye’nin dört bir yanında sizi bekleyen birbirinden özel oteller var. Kimi ahşap dokusuyla size sıcacık bir evdeymişsiniz gibi hissettiriyor, kimi taş duvarlarının gölgesinde yüzyılların hikayesini anlatıyor, kimi de penceresinden bakınca karşınıza masal gibi manzaralar çıkarıyor. Bu listede, Akyaka’nın sakin kıyılarından Kapadokya’nın büyülü taşlarına, Bolu’nun orman içi sığınaklarından Ayvalık’ın nostaljik sokaklarına kadar nisan ayında tatilin tadını çıkarabileceğiniz en güzel adresleri bir araya getirdim.

Nisan Ayında Gidebileceğiniz En Güzel 10 Otel Önerisi

  1. Kerme Ottoman Konak, Akyaka, Muğla
  2. Ephesus Boutique Hotel, Kuşadası, Aydın
  3. Wineport Lodge Hotel, Ağva, İstanbul
  4. Mimoza Büyükada, Büyükada, İstanbul
  5. Exedra Hotel Cappadocia, Ortahisar, Nevşehir
  6. Hindiba Doğa Evi, Mengen, Bolu
  7. Abant Lotus Hotel, Abant, Bolu
  8. Macaron Konağı, Ayvalık, Balıkesir
  9. İncirli Ev Hotel, Alaçatı, İzmir
  10. Nişanyan Evleri, Şirince, İzmir

Kerme Ottoman Konak, Akyaka

Akyaka’nın en ferah noktalarından birinde, Azmak Nehri’nin kıyısında yer alan Kerme Ottoman Konak, konumuyla olsun atmosferiyle olsun size bambaşka bir tatil yaşatıyor. Yürüyerek on dakikada denize, beş dakikada ise nehrin kıyısına ulaşabiliyorsunuz. Otelin mimarisi, Osmanlı ve Selçuklu izlerini modern bir dokunuşla birleştiriyor; her odada otantik detaylar, ahşap işçiliği ve ince motifler karşınıza çıkıyor. Bahçedeki ahşap köşk, minderlerle döşenmiş rahat oturma alanı, bakır siniler, el dokuması Mevlana yeşili halılar ve boncuklu cami lambalarıyla adeta Anadolu’nun sıcak bir köşesini yaşatıyor. Merdivenlerinden inip çıkarken bile bu geleneksel dokunun içinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Sabahları zengin bir Türk kahvaltısıyla güne başlıyor, öğlen saatlerinde ise İtalyan veTürk mutfağından atıştırmalıklarla karnınızı doyurabiliyorsunuz. Akşam olduğunda ise nehir kenarında, güzel bir içecek eşliğinde sunulan özenli akşam yemekleri tatilin en keyifli anlarından biri oluyor. Nisan ayında buraya gelen misafirler, özellikle doğanın canlandığı bu dönemde otelin huzurlu ortamını daha da çok sevdiklerini söylüyor. Kimisi sabah kahvesini Azmak Nehri’nin sesi eşliğinde yudumlamayı tatilin en güzel anı olarak anlatıyor, kimisi ise akşam yemeğinden sonra nehir kıyısında yapılan kısa yürüyüşlerin ruhunu dinlendirdiğini… Personelin güler yüzlü ve ilgili tavrı, odaların temizliği ve detaylardaki özen, konukların sıkça övdüğü noktalar arasında. Kerme Ottoman Konak

Ephesus Boutique Hotel, Kuşadası

Kuşadası’nın biraz dışında, Kirazlı Köyü’nün sessiz sakin vadisine bakan Ephesus Boutique Hotel, nisan ayında doğanın uyanışını hissetmek ve huzur dolu bir tatil geçirmek için harika bir nokta. Burası lüks gösterişten çok, çam ağaçlarının yeşilini odalarına taşıyan bir yer. Balkonunuzdan baktığınızda gördüğünüz tek şey, köyün dingin manzarası ve doğanın binbir tonu oluyor. Kalabalıktan uzaklaşıp kafa dinlemek istiyorsanız burası size iyi gelir. Balayı tatili planlayanlar için şömineli ve jakuzili odaları var; o romantik atmosfer, kendinizi özel hissettiriyor. Ailece gelmeyi düşünenler içinse geniş odalarda çocuklarla birlikte rahatça konaklayabiliyorsunuz. Nisan ayında bahçe ve havuz çevresindeki doğa canlanıyor; rengarenk çiçekler açıyor, kuş sesleri havuzu adeta ninni gibi sarıyor. Denize gitmek isterseniz, yaklaşık 15 dakikalık mesafedeki Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın bakir koyları nisan ayında da huzurlu bir kaçamak sunuyor. Otelin mutfağı ise Ege’nin samimi lezzetlerini sofralara taşıyor; ekmekler kendi fırınlarından, sebzeler bahçeden, reçeller ve yumurtalar ev yapımı. Kahvaltınızı bahçede, restoranda ya da odanızda keyifle yapabiliyorsunuz. Evcil hayvanlarınızla da gelebilirsiniz, çünkü otel misafirlerini bu konuda da kucaklıyor. Nisan ayında sessiz ve sakin bir atmosfer arıyorsanız burası tam size göre. Kirazlı Köyü zaten başlı başına özel bir yer; kahvaltıları meşhur, doğası torpilli. Burada kalırken Şirince, Efes ve Meryem Ana gibi tarihi noktalara da ortalama 10 kilometre uzaklıktasınız. Farklı bir yemek deneyimi için Caferli Köyü’ndeki Çiy Restoran’a uğrayabilirsiniz. Akşamları biraz hareket isterseniz, Kuşadası merkezi restoranları, barları ve ışıl ışıl sokaklarıyla elinizin altında.

Ephesus Boutique Hotel

Wineport Lodge Hotel, Ağva

Ağva’nın sakin ve huzurlu havasında, Göksu Nehri’nin hemen üzerinde konumlanan Wineport Lodge Hotel, doğasıyla olsun nehir manzarasıyla olsun tatilinizi unutulmaz kılıyor. Otelin her köşesi özenle tasarlanmış; adeta misafirlerini özel hissettiren bir atmosfer yaşatıyor. Doğanın içindesiniz, nehrin huzur veren akışı ve çevredeki yeşillik ruhunuzu dinlendiriyor. Otelin toplamda 12 odası var ve üç farklı tipte odaları mevcut. Odalarda kullanılan antik kaplama aplikler mekana loş ve sıcak bir ışık veriyor; rahatlatıcı ve şık bir ortam yaratıyor. Kahvaltılar ise tam anlamıyla Ege ve Karadeniz’in doğal lezzetlerini yansıtıyor: reçeller mevsimine göre taze ürünlerden hazırlanıyor, peynir çeşitleri, tereyağı ve bal ise tamamen Ağva ve Şile yöresinden temin ediliyor. Burada tatil sadece otelde geçmiyor, çevrede keşfedilecek sayısız güzellik var. Hacıllı Şelaleleri ve 11 Göller Vadisi doğa yürüyüşleri ve macera tutkunları için ideal. Kilimli Koyu’nda Karadeniz’in eşsiz manzarasında trekking yapabilir, Göksu Nehri’nde ise nehir safarisiyle adrenalini hissedebilirsiniz. Wineport Lodge Hotel

Mimoza Büyükada, Büyükada

Büyükada’ya nisan ayında gitmek, şehrin gürültüsünden kısa bir süreliğine uzaklaşıp kendinizi adanın dingin atmosferine bırakmak gibi. Tarihi taş sokaklarda yürümek, eski konakların, kedilerin ve çiçekli balkonların arasından geçmek apayrı bir keyif veriyor. Sanki zaman durmuş ama güzel detaylar hala yerli yerinde duruyor. Rum Yetimhanesi’ni uzaktan görmek biraz hüzün biraz hayranlık bırakıyor insanın içinde. Adalar Müzesi’nde ise adanın geçmişine dalıp gitmemek neredeyse imkansız. Mimoza Büyükada Otel, tüm bu keşiflerin ardından benim huzur kaynağım. İskeleye sadece 3-4 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde, minik ve sevimli bir kasaba sokağının arasında yer alıyor. Odalar geniş ve ferah, her detay özenle düşünülmüş. Tavanlarda ahşap dokular, duvarlarda ise sanat eserleri odalara ayrı bir sıcaklık katıyor. Sabahları terasta serpme kahvaltınızı alırken sade bir çay eşlik ediyor ama adanın ruhu o kadar renkli ki sofradaki zeytin bile kendini havaya bırakmış gibi geliyor. Akşam yemeği için ise favori adresim Secret Garden. Sessiz, şık ve lezzetli; sevdiklerinizle rakı-balık yapabilir, tatlılarını asla atlamadan günü tamamlayabilirsiniz.

Mimoza Büyükada

Exedra Hotel Cappadocia, Ortahisar

Kapadokya’nın kalbinde yer alan Exedra Hotel, her bir odası ve suitiyle adeta kendi hikayesini anlatıyor. Tarihi mağaraları ve restore edilmiş taş evleri modern dokunuşlarla birleştiren otel, şömineler, cumba ve oyuklar, gömülü üzüm şıra haneleri ve şarap kavları gibi özgün unsurları koruyarak misafirlerine eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Her odanın kendine has tasarımı, Kapadokya’nın tarihi mirasından ilham alan fresklerle birleşiyor ve yüksek kalite standartlarında, zarif bir atmosfer oluşturuyor. Sabahları servis edilen kahvaltı, tamamen taze ve özenle hazırlanmış lezzetlerle başlıyor. Gün içinde mutfakta dünya mutfaklarından tatlar sunuluyor; Fresko Burger mutlaka denenmesi gereken lezzetlerden biri. Otelin kendi şaraphanesi ve mahzeni ise şarap tutkunları için ayrı bir keyif. Kapadokya’ya gelmişken keşfetmeden dönmemeniz gereken pek çok güzellik var. Otele sadece beş dakika mesafedeki Kızıl Vadi’de gün batımını izleyebilir, sabahları sıcak hava balonlarıyla gökyüzüne yükselerek güne iddialı bir keyif ile başlayabilirsiniz. Ortahisar Tepesi’nde közde Türk kahvesi içebilir, vadilerde ATV turuna katılabilir, Ihlara Vadisi ve Göreme Açık Hava Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Dolunay zamanında yapılan vadi yürüyüşleri ise unutulmaz anlar yaşatıyor.

Exedra Hotel Cappadocia

Hindiba Doğa Evi, Mengen

Kafasının içi kalabalık olanlar için, doğaya gerçekten “merhaba” demek isteyenler için, sessizliğin kıymetini bilenler için Hindiba Doğa Evi, Mengen’de adeta bir sığınak. Burada kitabınızı alıp şömine başına kıvrılabilir, ruhunuzu doğaya bırakabilirsiniz. Çocuklarınızla, patili dostlarınızla ya da sadece kendinizle vakit geçirmek isteyen herkes için bu küçük ama sıcak mekan ideal. Hindiba Doğa Evi, Bolu’nun Mengen ilçesinde, Kıyaslar Köyü’nün Yedigöller Yolu üzerinde yer alıyor. Taş ve ahşap malzemelerle doğayla uyum içinde inşa edilmiş odalar ferah ve konforlu, her detay düşünülmüş. Evcil hayvan kabul eden otel, aynı zamanda doğa yürüyüşleri ve açık hava aktiviteleri için de uygun bir konumda.Sabahları misafirler yöresel ve organik ürünlerle hazırlanan taze kahvaltıyla güne başlıyor. Akşam yemeklerinde ise bölgenin doğal lezzetleri, sağlıklı ve özenli bir şekilde sunuluyor. Öğleden sonraları kısa yürüyüşler yapmak isteyenler için Yedigöller Milli Parkı, Gölcük Tabiat Parkı, Kuş Cenneti Gölü ve Abant gibi doğal güzellikler birkaç adım ötedeymiş gibi. Bu patikalarda doğanın en güzel fısıltılarını duymak mümkün. Burada biraz yavaşlamak, doğaya karışmak, kendinle buluşmak isteyenler için her şey düşünülmüş. Şehirden uzak, huzur dolu bir kaçamak arıyorsanız, sakinliği ve doğayla iç içe burada vakit geçirebilirsiniz.

Hindiba Doğa Evi

Abant Lotus Hotel, Abant

Bir dağ evi nasıl modernize edilir merak ediyorsanız, Abant Lotus Hotel bunun harika bir örneği. 26 odasıyla, konforlu ve doğayla uyumlu bir konaklama imkanı geçirebilirsiniz. Odalara geçmeden önce lobiyi görmek gerekiyor; yüksek tavanlı alan ve bir cephenin tamamen cama dönüştürülmüş olması, odaya girmeden önce bile sizi büyülüyor. Otelde dört farklı oda tipi var ve her biri özenle tasarlanmış. Sabahları kahvaltı, adeta bir rüya gibi; serpme köy kahvaltısında rahat beş-altı çeşit sıcak seçenek, bolca peynir ve taze ürünler sunuluyor. Öyle ki, kahvaltısı için gelen müdavimleri bile var. Akşam yemekleri ise Lotus Alacart’ta servis ediliyor; menü ağırlıklı olarak dünya mutfağından lezzetler sunuyor ama Lotus Kebabını tatmadan otelden ayrılmak neredeyse haksızlık olur. Bahçeler de ayrı bir keyif; yemyeşil çimenlerde yürüyüş yapabilir, hamak ve salıncaklarda dinlenebilirsiniz. SPA alanı küçük ama iddialı. Masajlar ve terapiler özellikle başarılı. Doğanın içinde huzurlu bir kaçamak arayanlar için modern ve sıcak bir konaklama deneyimi yaşayabilir. Nisan ayında ziyaret ederseniz, baharın taze havasıyla otelin tüm güzelliklerini daha da derin yaşamak mümkün.

 Abant Lotus Hotel

Macaron Konağı, Ayvalık

Ayvalık merkezdeki sayılı tarihi binalardan biri olan Macaron Konağı, geçmişin dokusunu  hissederek günümüz konforunu da bir araya getiriyor. Sahipleri, eski bir papaz evini restore ederek bu konağı konuklarıyla paylaşmaya karar vermiş. Binanın ve bahçesinin büyüklüğü, burayı misafirler için ideal bir yaşam alanı haline getirmiş. Toplam dokuz odası, her biri birbirinden farklı ve orijinal dokular korunarak restore edilmiş. Taş duvarlar, saman sıvalar ve tavanlar, cumbalar ve sardunya balkonlar, konuklara tarihi bir atmosfer de huzurlu bir konaklama deneyimi yaşatıyor. Bahçesi, dört mevsim keyifli vakit geçirebileceğiniz bir alan; yazın güneşin tadını çıkarabilir, bahar ve sonbaharda doğanın renklerine dalabilirsiniz. Macaron Konağı’nda konaklamak demek, Ayvalık’ın denizini, doğasını ve iklimini her mevsimde hissetmek demek. Konağın içine girdiğiniz andan itibaren buranın doğal dokusunun bozulmadığını hissediyorsunuz. Kendizi adeta bir dönem filminde gibi hissedeceğiniz mekanın büyüsünden ancak Ayvalık gecelerine karışarak  ve uzun bir masada balık keyfi yaparak sıyrılabilirsiniz.

Macaron Konağı, Ayvalık

İncirli Ev Hotel, Alaçatı

Alaçatı’nın her hali güzel, yazı, kışı fark etmiyor. Ne zaman bavul hazırlasam gözümde begonvillerle süslü sokaklar, mavi deniz ve aydınlık gökyüzü beliriyor. Bu sokaklarda adım adım ilerlerken İncirli Ev Hotel’in bahçesine girdiğimde, sanki evime gelmişim gibi bir his kaplıyor beni. Huzurlu atmosferi ve içten, samimi sahipleri bu duyguda büyük rol oynuyor. Otel, eski bir Rum evinin aslına uygun olarak restore edilmiş. Ön avlusundaki yediverenler, limon, badem ve mandalina ağaçlarının kokusu, temiz sabun kokusuyla karışarak bahçede kendine has bir hava yaratıyor. Adını aldığı 150 yıllık incir ağacı ise avluyu gölgeliyor ve geçmişin sessiz tanığı gibi duruyor. Toplam sekiz odası olan İncirli Ev Hotel’de her oda birbirinden farklı. Mobilyalar nostaljik tarzda, banyolar geniş ve ferah. Balayı çiftleri beyaz odayı tercih ederken, teraslı oda ve mavi oda da müdavimlerin favorisi. Kışın geldiğinizde odaların tümü şömineli, romantik ve sıcak bir ortam sunuyor. Sabah kahvaltıları, ev sahiplerinin ellerinden çıkan reçeller, lorlu pankekler, otlu ve mercimekli börekler, çıtır pişiler ve tam deminde çay ile adeta bir şölene dönüşüyor. Beş çayında da ikram edilen kurabiye ve keklerle keyif devam ediyor. Bahçede, alikante ve isabella üzümlerinin asmaları altında oturmak ise tarifsiz bir huzur yaşatıyor. Alaçatı civarında yeme-içme için de seçenek bol: Kahve için Sailors, Apero, Köşe Kahve, Local Cups, Vegata; yemek için ev yemekleri arıyorsanız Avrasya ve Karinna, balık için Fahri, hafif atıştırmalıklar için Sailors; akşamları ise Sir Winston, Boop ve Limon’un hareketli atmosferi keyif veriyor. Gezilecek yerler listesine ise Kösem Zeytinyağı Müzesi, Alaçatı sulak alanındaki flamingolar ve Çeşme Kalesi ile müzesi eklenebilir.

İncirli Ev Hotel

Nişanyan Evleri, Şirince

Ege sahillerindeki yolculuğumuzda Selçuk’a varmadan, tepeye konumlanmış eski kaleyi geride bırakıp Şirince’nin dingin sokaklarına yöneliyoruz. Yol boyunca zeytinliklerin ve baharın habercisi çiçek açmış şeftali ağaçlarının arasında ilerlemek, insanın ruhunu hafifletiyor. Arka planda çalan hafif müzik ve hayalimizdeki şarap tadımı ile Şirince’ye varıyoruz. Yeşil bir yamaca yaslanmış bu köyün en özel noktalarından biri Nişanyan Evleri. 30 dönümlük arazisi, bağlar ve zeytin ağaçları arasında öyle bir huzur sunuyor ki, insan kendini doğayla ve köyün samimiyetiyle bütünleşmiş hissediyor. Bizi mermer havuzunun kenarında, mürver şerbeti ile karşılıyorlar. Köşk 5 isimli odamıza yerleştikten sonra terasa geçiyoruz; yemek öncesi Müjde’nin hazırladığı karadutlu cin tonik, manzarayla birleşince adeta unutulmaz bir an oluyor. Akşam menüsünde vegan ve vejetaryenler için zeytinyağlı mezeler, risotto, falafel ve sıcak topikler var. Her şey göze hitap ettiği kadar damağa da hitap ediyor. Odalarda da küçük detaylar büyük özenle düşünülmüş, şampuan ve duş jellerinde ekolojik ve doğaya uyumlu ürünler kullanıyorlar. Duvarlarda sanat eserleri, seçkin kitaplar, eski ve yeniyle harmanlanmış bir sıcaklık sunuyor. Misafirler, köylüler ve yolculardan oluşan bu karmaşa, mekana ayrı bir hayat veriyor. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra, otelden çıkarak köyün kıvrımlı, taşlı yollarında dolaşıyoruz. 19. yüzyıldan kalma Vaftizci Yahya Kilisesi, erguvan ağaçları ve birbirinden şirin dükkanlar, yeme-içme noktaları ile Şirince’nin tadı her adımda farklı bir güzellik sunuyor. Burada geçirdiğiniz her an, doğayla ,tarihle ve köyün insanıyla sıcak bir bağ kurmanızı sağlıyor.

Nişanyan Evleri

Çocuklarla keyifli bir tatil planlamak isteyenler için hazırladığımız “Nisan Ara Tatili Önerileri: Çocuklarla Gidilecek En Güzel Oteller” yazımıza da göz atabilirsiniz.