Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Yol alıyoruz: Assos’a özgü olan uysal uyuşuk Eylül hali havasıyla karşılanıyoruz. Aynı zamanda da, asırlık zeytinler tarafından. Şu an öyle durgun öyle güzel ki Assos. Assos’un bu kumsallar gerdanlığı hali bize çok güzel görünüyor. Bu bölge hakikaten çok güzel.
Güzel zevkin henüz bitmediğini hatırlatan Behram’da dinlenmeye ayrılmış eski taş evlerin olduğu iç açıcı sokakların arasından yürüyerek tepelikteki antik kente çıkıyoruz.
Çok belirgin görünümlerdeki eski harabeler, amfi tiyatro, agora ve nektopol görülüyor. Ayrıca Assos taşından dor düzeninde yapılmış Athena Tapınağı sıradışı güzelliği ve görkemi bizi derinden etkiliyor. Çok zengin bir manzaraya konumlanmış: her yöne doğru sonu görünmeyen Ege’ye ve Midilli Adasına hakim.
Akabinde Behram’da güzel bir taş otel olan Hoha’s Hotel’de konaklamak için duruyoruz. Burası 3 ayrı binadan oluşuyor. Siz de bizim gibi eskinin ruhunu seviyorsanız; restore ettikleri taş binada kalmanızı öneririz. Bizim dinlendiğimiz ahşap oyma mobilyaların olduğu odamız aydınlık ve konforluydu. Çocuklarıyla gelmeyi düşünen aileler buna nazaran daha modern şekilde dekore edilmiş diğer taş binadaki odaları tercih edebilirler.
Bahçede özellikle pek güzel lezzetlerin bolluğuyla dolu bir serpme kahvaltı sofrası hazırlıyorlar. Tam bir Karadeniz kahvaltısı bu. El yapımı soslar, ev yapımı reçeller, tereyağı, bal, kavurma, mıhlama, pastırmalı yumurta, sıcacık köy ekmekleri kahvaltıdan seçmeler… En önemlisi civarda böyle bir ambiyansta ve kalitede kahvaltı yapabileceğiniz bir yer yok, değerlendirin…
Bir parantez: (Deniz için Kadırga Koyu’nu tercih ettik biz. Arabayla 12 dk uzaklıkta.)