Assos Zeytinhan Otel: Saklı Bir Ege Masalı
3 gün önce 27 görüntülenme

Assos Zeytinhan Otel: Saklı Bir Ege Masalı

Sabah gözümü açtığımda, perdeden süzülen yumuşak ışık odayı hafifçe aydınlatıyordu. Oda abartıdan uzak, sade ama ince düşünülmüş detaylarla döşenmişti. Dışarısı öylesine sakindi ki, uzaktan gelen motor sesini bile rahatça duyabiliyordum. Muhtemelen balıkçılar kıyıya dönüyordu, o ses ne zaman duysam aynı hissi bırakıyor. Assos Zeytinhan’a giderken bu bir kaçış değil, içime doğru küçük bir yolculuktu. Doğanın ortasında, zamanın yavaşladığı, nefes almanın unuttuğum kadar iyi geldiği bir yer arıyordum. Zeytin ağaçlarının arasında kıvrılan yolda, toprağın kokusu rüzgarla birlikte camdan içeri dolduğunda doğru yere geldiğimi anladım.

Sanki her şey yerli yerindeydi. Kahvaltıya indiğimde masa ne fazla ne eksikti. Her şey olması gerektiği gibiydi. Köy ekmeği sıcacık, tereyağı organik, domatesin tadı bildiğiniz yaz domatesi gibiydi. Zeytinlerse çeşit çeşit ama hepsi tanıdık, evde yemeye alıştığım gibi. Otelin kendi zeytinliğinden toplandığını öğrenince şaşırmadım. O tat başka türlü olamazdı zaten. Deniz hemen aşağıdaydı. İskele Beach dedikleri yerde sabah su öyle durgundu ki, cam gibi parlıyordu. Şezlonglar aralıklıydı, herkes sessiz sakin kendi halinde. Deniz hafif tuzluydu, dalga neredeyse yoktu. Suya girince kulaklarımda sadece suyun sesi kaldı. Gözümü kapattım, o an başka hiçbir şey düşünmeden sadece orada olmanın tadını çıkardım. Öğleden sonra Replika Müze’yi gezdim. Küçük ama belli ki özenle hazırlanmıştı.

İçeri girince zeytinin sadece bir meyve olmadığını, aslında yüzyıllardır insanların hayatında ayrı bir yeri olduğunu fark ediyorsun. Zeytinyağının nasıl yapıldığı, geçmişte nasıl kullanıldığı, hangi topraklarda yetiştiği anlatılıyor. Müze gibi değildi, sanki başka bir zamana geçip sessizce etrafı izliyormuşum gibi hissettim. Akşam yemeğinde masaya önce zeytinyağlılar geldi. Menü her gün değişiyor ama burada güzel olan o yemeklerin aceleyle yapılmaması. Her şey yavaş ve yerli yerinde. Ege otlarıyla marine edilmiş kuzu etini beyaz şarapla birlikte servis ettiler. Anlatmaya gerek yok, tabağın son lokmasına kadar o tat zaten kendini anlattı. Yemekten sonra biraz yürüdüm. Loş ışıkların altında yoga matları serilmişti. Kimisi meditasyon yapıyor, kimisi elinde kitap sessizce oturuyordu. Hafif serin bir hava vardı, gökyüzü yıldız doluydu. Ne fazla bir şey vardı orada, ne de eksik. Tam kararında bir geceydi.

Ertesi sabah Kazdağları’nın eteklerinde düzenlenen yürüyüşe katıldım. Hızlı hızlı yürüyüp bir yerlere varmak gibi değil, yavaş yavaş, etrafı görerek ve duyarak yapılan bir yürüyüştü. Yol boyunca sadece ayak seslerimiz, ağaçların arasından geçen rüzgar ve bazen rehberin anlattığı eski efsaneler vardı.Toprak kokusu, yaprakların hışırtısı ve doğanın sesi insanın içinde meditatif bir sakinlik bırakıyor. Dönüş yolunda Athena Tapınağı’na uğradım. Tepeden bakınca sadece denizi değil, sanki zamanı da izliyorsun. Rüzgar hafif hafif yüzüne çarpıyor, deniz kokusu burnuna doluyor. Orada biraz durup sadece etrafı dinledim. Taşların üstüne sinmiş binlerce yıllık sessizlik insanın içine işliyor. Otelin taş kapısından çıkarken anladım ki, aslında bir otele değil, orada yaşadığım hikayeye veda ediyorum. Bu bir tatil ya da kaçış değildi. Daha çok, hayatın içinde biraz yavaşlayıp, dinleyip, anlamaya çalıştığım bir zamandı. 

Assos Zeytinhan'ı Neden Seçtim?

Her yaz öncesi aynı soru döner durur kafamda: “Bu sene nereye gitsem?” kalabalık oteller, sınırsız açık büfeler bir süredir içime sinmiyor. Daha çok sessizliği, kuş sesini, sabah denize ilk giren olmak hissini, akşam ise dalga sesini fonda duyup bir kadeh şarap içebileceğim bir yer arıyorum. Bu arayışımda karşıma  Assos Zeytinhan çıktı. Burayı seçmemin en büyük sebebi, abartıdan uzak olmasıydı. Ne şehir oteli gibi sıkışık, ne de devasa tatil köyleri gibi kalabalık. Ege’nin o bildiğimiz salaş ama özenli yerlerinden biri. Sahibi olan Tokoğlu Ailesi’nin 51 yıllık eczacılık geçmişi de beni etkileyen detaylardan oldu. Böyle insanların işini özenle yapacağını bilirim. Otelin taş duvarlı giriş kapısından ilk adımımı attığımda da bu özen hemen fark ediliyordu. Burayı anlatırken 'kaçış' kelimesini kullanmak istemiyorum. Burası bir şeyden kaçtığınız değil de kendinize döndüğünüz bir yer. Assos zaten böyle bir yer. Denize inen yolları, zeytin ağaçları arasında kıvrılan taş patikaları, yazın bile ferah esen serin havasıyla başka türlü bir yer. Assos Zeytinhan da bu ruhu hiç bozmamış. Otelin her köşesinde o Ege’nin kendine has telaşsızlığı, doğallığı var. En güzeli ise, burası doğaya saygılı. Bu da benim için ekstra artı oldu çünkü tatil yaparken doğayı yormadan nefes almak önemli. Yani uzun lafın kısası; kalabalığın arasına karışmadan, bol oksijenli, tertemiz bir koyda uyanmak, gününü sessiz sakin geçirmek, akşam şarabını gün batımında içmek isteyen biriysenaradığın yer burası olabilir.

 Assos Zeytinhan

Assos Zeytinhan Otelin Konumu ve Doğası

Assos Zeytinhan, Assos’un Sivrice Koyu’nda, denize sıfır bir noktada yer alıyor. Denize sıfır deyince akla gelen o kalabalık beach club’lar, yan yana şezlonglar yok burada. Tam tersine, doğanın sesini duyabileceğin, yıldızları görebileceğin, sabah dalga sesine uyanabileceğin bir yer. Otelin etrafı zeytin ağaçlarıyla çevrili. Hani çocukken mahallede birinin bahçesinde vardı ya öyle zeytinlik, işte onun büyümüş ve mis gibi bakımlı hali. Aralarından rüzgar geçerken çıkan hışırtının sesi bile yetiyor insanın içini rahatlatmaya. Yola girerken sağlı sollu zeytin ağaçları eşlik ediyor sana. Yol daralıyor, toprak biraz tozlanıyor, havada o hafif nemli Ege kokusu. Daha otelin girişine varmadan, için garip bir huzur doluyor. Bazen bir yerin iyi olacağını, daha ulaşmadan anlarsın. Taş duvarlı bir kapıdan giriyorsun. Rüzgarla birlikte toprağın kokusuyla, zeytin yapraklarının kokusu birbirine karışıyor. Her şey kendi halinde, fazlası yok. Sanki yıllardır oradaymış da sen yeni keşfetmişsin gibi. Kazdağları’nın eteklerinde yer aldığı için hava başka. Gündüz güneşli ama bunaltmıyor, akşamları hafif bir serinlik var. Tam üstüne hafif bir hırka alıp, deniz kenarında bir kadeh şarapla oturmalık. Üstelik burada sabahın ilk ışıkları ve akşam gün batımları apayrı güzel.  Bir de not: Deniz kenarında iskele alanı var ama öyle her an müzik çalan, selfie çeken insanlarla dolu bir iskele değil. Sabah saatlerinde kimse olmuyor.  Akşamüstü deniz yavaş yavaş ısınıyor, etrafın rengi yumuşuyor, tam suya girme zamanı. O anın tadı bir başka.

 

Deniz ve İskele Keyfi

Assos Zeytinhan Otelin Odaları Nasıl?

Bir otel odası önce ferah olmalı. Ne fazla süslü, ne de ruhsuz. Assos Zeytinhan’ın odaları tam öyleydi. Gösteriş peşinde değil ama belli ki her şey özenle düşünülmüş. Dört farklı oda tipi var: Superior, Superior J, Triple ve Quadro Family. Her odada klima, minibar, LCD TV, saç kurutma makinesi ve kasa gibi ihtiyacın olacak her şey yerli yerinde. Benim için en güzel tarafıysa seramik detayların kullanılmış oluşuydu. Odalarda kullanılan taş duvarlar ve ahşap detaylar da ortamı sıcak ve samimi kılmış. Otelin taş bina olması zaten otelin genel havasını da tamamlıyor. Gece olunca dışarıdan tek bir ses gelmedi. Şehirde hep alıştığımız o sesler burada yok. Ne araba sesi vardı, ne yüksek sesle konuşan insanlar. Uzaklardan deniz sesi duyuluyordu, sabahın erken saatlerinde de motor sesi. Balıkçıların dönüşünü haber veren o tanıdık ses işte. Burası sadece +12 yaş üstü misafir kabul ediyor ve evcil hayvan alınmıyor. Sessizlik arayanlar için büyük avantaj. Çocukların koşuşturması, havuz başı gürültüsü gibi şeyler burada yok. Herkes kendi halinde, kitabını okuyor ya da güneşin tadını çıkarıyor. Odaların genişliği ve işlevselliği de rahat ettiren detaylardan biri. Sabah uyandığında tül perdeden süzülen ışık odanın içine yayılıyor. Dışarıda zeytin ağaçlarının kokusu, odanın serinliği ve o sessizlikle güne başlamak insana iyi geliyor. 

Assos Zeytinhan

Assos Zeytinhan’da Yeme İçme

Assos Zeytinhan’da güne başlamak demek, yalnızca bir kahvaltı değil. Burada sofralar aceleye gelmez. Serpme köy kahvaltısı, her biri özenle seçilmiş yerel ürünlerden oluşuyor. Kazdağları’nın eteklerinden gelen taptaze domates, zeytin ve peynirler, dalından yeni toplanmış kekik kokusuyla servis ediliyor. Sıcacık odun ekmeğinin üzerine yöresel zeytinyağı gezdirilir, yanında çayla birlikte yapılır. Öğle saatlerinde, sıcak havada hafif ve lezzetli bir şeyler arıyorsanız, Dionysos Snack Bar'ın zeytinyağlı tabakları ideal bir tercih. Zeytinyağlı enginar, limonlu kabak, domates soslu biber gibi serin tabaklar,  hafif ve oldukça tatmin edici. Biraz daha doyurucu bir seçenek isteyenler içinse Barbarossa Beach’in özel burger menüsü mutlaka denenmeli. Ekmek arası lezzetin hakkını veren, özenle hazırlanmış burgerler, deniz kıyısında daha da güzel geliyor insana. Akşam ise bambaşka bir havaya bürünüyor burası. Hafifçe esen rüzgar, gökyüzünü yavaş yavaş turuncuya boyarken, sofralar da yavaşça kuruluyor. Gün batımında Dionysos Hotel’de şarap eşliğinde sunulan özel set menü, sadece karnınızı değil, kalbinizi de doyuruyor. Şefin özenle hazırladığı her tabak, manzarayla uyum içinde geliyor. Denize karşı rakı-balık keyfi arayanlara ise Barbarossa Restoran önerimiz. O gün tutulmuş taptaze balıklar, yanında mevsim mezeleriyle servis ediliyor. Ahtapot salatası, deniz börülcesi ve köz patlıcanın eşlik ettiği sofralarda en güzel şey belki de paylaşılan sohbet oluyor.

Assos Zeytinhan'da Yapılacak Şeyler

Burada geçirdiğiniz her gün, sadece bir tatil günü değil. Biraz yavaşlamaya, biraz durup etrafınıza bakmaya ve belki de kendinize iyi gelecek yeni bir şey denemeye davet gibi. Sabah uyandığınızda sessizlikten başka bir şey duymazsınız. Güne başlarken içinizden ne geliyorsa, onu yapmak için zamanınız vardır. İster sadece bir hamak bulup uzanın, ister yürüyüşe çıkın ya da daha önce hiç denemediğiniz bir nefes egzersiziyle tanışın. Her köşesi doğayla uyumlu, gösterişten uzak ama özenli. Kendinizi iyi hissettirecek küçük ama anlamlı şeylerle dolu.

  • Sabahları kuş sesleriyle birlikte yoga yapmak. Kazdağları’nın serin havasında birkaç basit hareketle güne başlamak gerçekten iyi hissettiriyor.
  • Pilates ekipmanlarının tam olması. Reformer, meditasyon minderleri, yoga bloğu gibi şeyleri düşünmeden hazır bulmak büyük konfor.
  • Otelin içinde küçük ama çok anlamlı bir Replika Zeytin Müzesi var. Zeytinin tarihini, zeytinyağı üretimini ve kültürünü öğrenmek, sofraya otururken her lokmayı daha çok takdir etmeyi sağlıyor.
  • Yürüyüş yapmak için çevrede doğal parkurlar var. Yavaş adımlarla, konuşmadan yürümek bile bir terapi gibi.
  • Kazdağları’nda jeep safariye çıkmak mümkün. Yol boyunca şelalelerden geçmek, serin sularda ayaklarını sokmak, doğayı daha yakından tanımak farklı bir deneyim.
  • Antik Assos’u gezmek, Athena Tapınağı’ndan denize bakmak çok etkileyici. İnsan geçmişin sessizliğini duyuyor gibi oluyor.

Replika Zeytin Müzesi

Assos Zeytinhan Kimlere Göre?

  • Sessizliği seven, kalabalık tatil köylerinden yorulmuş çiftler için
  • Doğayla iç içe, sade ve kaliteli bir tatil arayanlar için
  • Zeytinyağlıların, yerel lezzetlerin ve uzun akşam sofralarının kıymetini bilenler için
  • Yürüyüş, meditasyon, yoga gibi sakinleştirici aktivitelerden hoşlananlar için
  • Tarih merakı olan, antik kentleri kendi adımlarıyla gezmeyi sevenler için
  • Düğün, nişan, küçük toplantılar gibi özel anlarını doğal bir atmosferde yaşamak isteyenler için